Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Dünya Bankası geçtiğimiz hafta “Global Ekonomik Görünüm” raporunu yayımladı. Raporda dünya genelinde bir ekonomik toparlanma gözlemlendiği belirtilirken bu toparlanmanın “kırılgan” olduğunun altı çizilmiş.

Bizim açımızdan en önemli sorular raporda yapılan Türkiye değerlendirmesi ve öngörülen kırılgan toparlanmadan Türkiye’nin nasıl etkileneceği.

Raporda Türkiye için 2017 yılında büyüme tahmini 3.5’e yükseltilmiş. Bu revizyonda darbe girişiminin etkilerinin tahminlerden az olması, genişlemeci maliye politikası, turizmdeki iyileşme ve şirket bilançolarındaki düzelmeler gerekçe gösterilmiş.

Haberin Devamı

Riskler nasıl etkiler?

Dünya Bankası’nın öngördüğü kırılganlıkların Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini değerlendirebilmek için öncelikle bu kırılganlıkları yaratan risk unsurlarını gözden geçirelim.

1) Raporda global toparlanmanın önündeki en önemli risklerden biri olarak Trump’ın başını çektiği korumacı ticaret politikaları görülüyor. ABD’nin korumacı ithalat vergileri koyması durumunda diğer ülkelerin de misilleme yapacakları ve bu şekilde dünya ticaret hacminin küçülüp herkesin kaybedeceğinden bahsedilmiş.

Bu durum Türkiye’yi etkiler mi? Evet. Dünya ticaretinde yaşanacak bir daralma global büyüme rakamlarını negatif etkileyeceği için Türkiye’nin ihracat pazarlarını da kısıtlayacaktır.

2) Avrupa seçimleri, Brexit süreci, Trump’ın yapmayı vaad ettiği seçim söylemlerinin akıbetlerinin bilinmemesi gibi genel politik belirsizlikler global büyüme için bir kırılganlık unsuru. Çünkü büyümenin en önemli çekici güçleri olan yatırım ve tüketim kalemleri belirsizlik ortamında ertelenen faktörler.

Dünya genelindeki belirsizliklerin büyümede yaratacağı yavaşlama dolaylı olarak Türkiye’yi de etkiler. Ayrıca bizi doğrudan etkileyecek ve bulunduğumuz bölgeye has kimi riskler de var ki bunlar jeopolitik gelişmeler, bankacılık sistemindeki kırılganlıklar, Avrupa Birliği’nde yaşanabilecek çatlaklar olarak özetlenmiş.

3) Bir diğer risk faktörü finansal piyasalarda bir süredir devam eden sakin havanın değişmesi ki bunun da önemli bir belirleyicisi Fed ve ECB gibi büyük merkez bankalarının izledikleri politikalar. Bu kulvarda giderek sıkı para politikasına geçiliyor olması uluslararası sermaye akımlarını sınırlayabilir ve finansal piyasalarda gerginlik yaratabilir.

Haberin Devamı

Global risk iştahında yaşanacak bir yavaşlama tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye’yi de olumsuz etkiler. Varlık fiyatlarında ve kurda ani bozulmalar görülebilir.

4) Buraya kadar saydığım genel risklere ilave olarak, raporda Türkiye özelindeki risklere de değinilmiş. Bunlar OHAL sürecinin devamı ve siyasi belirsizlikler, bölgedeki jeopolitik riskler, yüksek enflasyonun yarattığı güvensizlik ortamı ve gevşek maliye politikasının bütçede yaratabileceği kırılganlıklar olarak listelenmiş.

Raporda yer almasa da bence bizim açımızdan ilave bir risk unsuru, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin askıya alınması ve Avrupa çıpasının kaybı olur. Bir diğer risk ise iki haneli rakamlara yerleşme eğilimi gösteren enflasyon ve bunun uzun vadeli fiyat beklentilerinde yaratacağı kalıcı hasar olarak değerlendirilebilir.