Faiz artışlarının kendi içinde çeşitleri vardır:
1) Piyasa kaynaklı faiz artışları
Piyasalar finansal varlıkların alınıp satıldığı ve bu şekilde varlık fiyatlarının belirlendiği platformlardır. “Tahvil faizi” arz ve talebinin kesiştiği yerde belirlenir. Tahvil faizlerinin artması, talebin azalması ya da arzın artmasından kaynaklanır. Tahvil talebi neden azalır?
Eğer yatırımcı geleceğe dair risk ve belirsizlik görüyorsa parasını tahvile bağlamak istemeyebilir.
Bir diğer önemli sebep enflasyondur. Çünkü enflasyon artarsa tahvil getirisi reel olarak düşer. Dolayısıyla, enflasyon beklentisi artarsa bu durum tahvil faizlerinde artışa sebep olur.
2) Merkez Bankası kaynaklı faiz artışları
Merkez Bankası’nın para politikası aracı olarak kullandığı faiz artışları da kendi arasında ikiye ayrılabilir.
a) Aktif para politikası uygulamasıyla gelen faiz artışı: Bu uygulama, enflasyon daha yükselmeden, ekonomik aktivitede bir şişkinlik başlar başlamaz yapılan faiz artırımıdır. Fiyat hareketleri tipik olarak üretimden daha yavaş gerçekleşir.
Önce ekonomik aktivite canlanır, ikinci aşamada bu durum fiyatlara yansır. Bu tip faiz artışında üretim artıp ekonomik aktivite ısınmaya başlar başlamaz bu sinyal değerlendirilir ve fiyatlar artmadan faiz artırılıp ekonomi yavaşlatılır. Amaç, enflasyonist döngüyü daha doğmadan ve beklentilere yansımadan durdurmaktır. İdeal olan para politikası uygulaması budur.
Böyle bir uygulamada enflasyon hedefi muhafaza edilir, fiyat istikrarı ve makroekonomik dengeler korunur.
b) Pasif para politikası uygulamasıyla gelen faiz artışı: Bu uygulamada Merkez Bankası hareket etmekte yavaş davranır. Ekonomik aktivitedeki sinyalleri takip edip enflasyon yükselmeden faiz artırmak yerine enflasyon arttıktan sonra tepki verip faiz artırır. Enflasyon bir kere yükselmeye başlayıp fiyatlara yansıyınca kendini besleyen bir döngü başlar. Fiyat artışları giderek ivmelenir. Bu noktada, geç tepki veren Merkez Bankası’nın amacı artık enflasyonu hedefe çekmek değil, kartopu gibi büyüyen fiyat hareketlerini durdurabilmektir.
Bu noktaya gelmiş bir ekonomide Merkez Bankası politika faizine dokunmasa da zaten enflasyon beklentileri yükselmeye başladığından (1) numaralı mekanizma devreye gireceği için faizler yükselir ve ekonomi yavaşlamaya başlar. Çok kafa karıştıran bu iki tür faiz artışı arasındaki fark şudur:
Enflasyon yükselmeye başlar ve Merkez Bankası seyrederse faizler (1) no.lu mekanizmayla artar. Hızla artan faizler ekonomide ciddi bir resesyon tehlikesi yaratır. Eğer (2b) ile Merkez devreye girerse, faizler bir taraftan piyasa baskısı, bir taraftan para politikasıyla yükselir. Ancak bu durum kötünün iyisidir ve hasar kontrolü sağlar. Çünkü enflasyon kontrolsüz bir şekilde yükselmez, bir noktada durulur. Yani (1) ile kontrolden çıkmış enflasyon (2b) ile tekrar kontrole alınır. Ekonomi zamanında soğutulabilirse, resesyon engellenir ancak enflasyon maalesef hedeften çok yukarıda bir noktada sabitlenir.