Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Emmanuel Macron’un kazanması, dış politika açısından da dünyayı rahatlattı.
Liberal eğilimli Macron uluslararası platformda Batı’ya bağlı olarak aktif bir rol oynamak niyetinde. AB’nin varlığına ve misyonuna büyük önem veriyor.
Beklendiği gibi AB başta olmak üzere Batı dünyası Macron’un Fransa’nın başına geçmesinden çok memnun ve umutlu. Almanya Şansölyesi Angela Merkel’den AB üst düzey yöneticilerine kadar Batılı liderlerin tepkileri bunu gösteriyor.
Bu rahatlamanın bir sebebi de, aşırı sağcı Marine Le Pen’in seçimleri kaybetmiş olmasıdır. Irkçı, yabancı ve Müslüman karşıtı görüşleri bir yana, Le Pen AB’ye de şiddetle karşı. Seçim kampanyasında iktidara geldiği takdirde Fransa’nın AB’den çıkması için çalışacağını açıklamıştı. Britanya’nın BREXİT’ten sonra Fransa’nın FREXİT yoluna girmesi, gerçekten AB’yi çökertecek bir adım olurdu...
Pazar günü sandıktan çıkan sonuç, hem böyle bir tehlikeyi uzaklaştırmış, hem de Avrupa ortaklığının ve Batı ittifakının geleceğine umut katmıştır...
Ankara’nın umudu
Türkiye açısından da bu seçim sonucunun rahatlatan ve memnuniyet veren yönleri var.
Gene olayı tersinden alırsak, Le Pen’in Fransa’nın başına gelmesi, Türkiye’nin hiç hoşlanmayacağı durumlar yaratmış olacaktı. Örneğin İslamofobi ve Türkofobi Fransa’daki Türk diasporasını büyük sıkıntıya sokacağı gibi, Ankara ile Paris’i karşı karşıya getirecekti.
Macron’un Türkiye’yi yakından ilgilendiren dış meselelerde nasıl bir politika izleyeceğini şu anda kestirmek oldukça zor. Genç liderin siyasi bir geçmişi yok. Üstelik bir partiye de mensup değil. Kurduğu Yürüyüş Hareketi daha yeni partileşecek. Hükümetine kimleri alacağı -kimin Dışişleri Bakanı olacağı- henüz belli değil.
Yakınlaşma fırsatı
Ama Macron Türkiye’nin birçok alanda beraber çalışabileceği bir lider olarak görülüyor. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini telefonla tebrik ederken söyledikleri, Ankara’da böyle bir umudun hâkim olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı, Fransız mevkidaşıyla bu ayın sonunda Brüksel’deki NATO zirvesinde muhtemelen bir araya gelip ortak konuları görüşecekler.
Macron yakın geçmişteki Sarkozy gibi ön yargılı bir politikacıya benzemiyor. Hollande dönemindeki yakınlaşma politikasını sürdürme olasılığı var. Şimdiye kadar Türkiye’nin AB üyeliği konusunda söylediği çok az şey var; ama bir demecinde AB’nin Türkiye’ye kapıyı kapatmaması gerektiğini de belirtmiş...
Türkiye’nin Almanya, Hollanda, Avusturya gibi Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde sıkıntı yaşadığı bir dönemde, Fransa gibi son zamanlarda daha anlayışlı davranan bir ülkeyle yakınlaşmasında yarar vardır.
Emmanuel Macron’un Élysée Sarayı’ndaki koltuğunda oturması bunun için bir fırsat sayılmalıdır.