Şam’ın Duma ilçesinde geçen cumartesi akşamı girişilen kimyasal saldırı, Suriye’de son zamanlarda gerçekleşen bu tür katliamların ilki değil. Garip bir rastlantı, tam bir yıl önce 7 Nisan 2017’de benzer bir saldırı olmuş, ABD de bunu cezasız bırakmamak için Esad rejiminin kontrolündeki bir üssü Akdeniz’deki bir savaş gemisinden fırlatılan bir Tomahawk füzesiyle vurmuştu.
Bu kez çoluk çocuk çok sayıda sivilin vahşice ölümüne yol açan kimyasal saldırının Suriye krizini çok daha ciddi boyutlara taşıyacağı ve vahim sonuçlara yol açabileceği anlaşılıyor.
Bunun bazı işaretleri şimdiden belli.
- Trump yönetimi “hayvan” diye nitelendirdiği Esad’ı bu olaydan sorumlu tutuyor ve yanına Fransa’yı da alarak ona karşı harekete geçmeye hazırlanıyor. Askeri ve diplomatik alanda buna nasıl bir karşılık verileceği halen yapılmakta olan toplantıların ardından bu günlerde görülecek.
- Son günlerde Suriye’deki askerlerini geri çekmekten söz eden Trump’ın şimdi stratejisinin değişeceği anlaşılıyor. Bu olay ABD’nin Suriye’deki varlığını sürdürmesi için yeni bir gerekçe oluşturuyor.
- Bu olay, ABD ile Rusya’yı Suriye platformunda karşı karşıya getiriyor. Trump ilk kez Putin’i ismen olanlardan sorumlu gösteriyor. Bu suçlamaları reddeden Putin ise ABD’nin Suriye’ye karşı bir askeri eylemi halinde Rusya’nın da buna karşı çıkacağı uyarısında bulunuyor. Böylece son zamanlarda esmeye başlayan soğuk savaş rüzgârları daha da şiddetleniyor.
- Bu ortamda İsrail’in dün İranlıların da bulunduğu bir Suriye üssünü füzeyle vurması, krizin daha geniş boyutlara tırmanacağını gösteriyor...
Suçlu kim?
Şimdiki gerilim kimyasal saldırının kimin tarafından yapıldığına dair karşılıklı suçlamalar ve tartışmalar ortamında yükseliyor. Her ne kadar Rusya ve İran “İddialar uydurmadır” diyerek Esad’ı temize çıkarmaya çalışıyorlarsa da uluslararası camiada yaygın kanı bundan rejimin suçlu olduğudur. Bununla beraber, özellikle Rusya’nın tavrı, BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar çıkmasını da bir kez daha önleyecektir.
Türkiye de bu olayda Esad’ı suçlu sayan ülkeler arasında. Dışişleri Bakanlığı’nın bu pozisyonu belirten açıklamasında vurguladığı gibi, rejimin bu konudaki “sicili malum”...
Kimden yana?
Ancak kimyasal saldırıdan hemen sonraki ilk tepki olarak (özellikle mitinglerde) söylenenler, bu olaydan da Batı’yı sorumlu tuttu. Oysa bunun (perde arkasında da olsa) adres Rusya’dır. Esad’a hâlâ kim destek veriyor, onu kim koruyor, Suriye uçaklarının sivilleri de öldüren bombardımanlarına kim yeşil ışık yakıyor? Genelde Batı’nın suskunluğu ve hareketsizliği şikâyet konusu: Ama bu olayda sesini yükselten, askeri harekâtı da göze alan Batı...
Olası bir askeri müdahale ve gerilimde tırmanma, kuşkusuz Ankara’yı sıkıntılı duruma düşürecek, Batılılarla Rusya-İran ittifakı arasında pozisyonunu açık şekilde göstermekte zora sokacaktır.