Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Körfez seyahatine çıkarken, Fırat Kalkanı harekâtıyla ilgili yaptığı açıklama, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (YSK) Suriye’deki cephesini genişletmekte
olduğu işaretini veriyor.
Cumhurbaşkanı’nın dün de Bahreyn’deki konuşmasında tekrarladığı başlıca mesaj, TSK’nın halen El Bab’a karşı operasyonunun tamamlanmak üzere olduğu, bundan sonraki hedefin de Rakka olacağıdır.
Diğer önemli bir mesaj da, DAEŞ’in -veya IŞİD’in- esas merkezi olan Rakka’nın da kurtarılmasından sonra, Türkiye’nin Kuzey Suriye’de 4-5 bin kilometrekarelik bir “terörden arındırılmış güvenli bölge” kurmayı planladığıdır. Bu bölgeye savaştan kaçan siviller yerleştirilecek, burada bir “milli askeri güç” güvenliği sağlayacak, ayrıca burası
“uçuşa yasak bölge” ilan edilecek...
Kuşkusuz bu planın uluslararası destek görmesi ve hayata geçirilmesine yönelik işbirliğinin sağlanması kolay olmayacak ve bütün bu çalışmalar zaman alacak...
Yeni hedef
Türkiye Kuzey Suriye’deki askeri harekâtını geçen ağustosta başlattığı zaman, Türkiye için tehdit oluşturan sınıra yakın DAEŞ kontrolündeki yerler hedef alınmıştı. Bunların temizlenmesinden sonra El Bab’a girilip girilmeyeceği de pek belli değildi. Daha geçen hafta Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Fırat Kalkanı operasyonunun El Bab’da sona ereceğini söylemişti. Cumhurbaşkanı’nın açıklaması ise şimdi cephenin Rakka’yı da içine alacak şekilde genişletildiğini ve bunun daha uzun vadeli bir planın parçası olduğunu gösteriyor.
Askeri uzmanlar, Rakka’nın kurtarılmasının bundan önceki operasyonlardan çok daha zor olacağını, bu nedenle, çok daha büyük bir güce ihtiyaç duyulacağını belirtiyorlar. Bunun için gerekli uluslararası işbirliğini sağlamanın çok zor olacağı açık.
Ankara da herhalde böyle bir askeri harekâtın yükünü sadece ÖSO ile birlikte kendi başına çekmek istemeyecektir.
Uzun iş
Aslında iş sadece El Bab ve Rakka gibi IŞİD kalelerini ele geçirmekle bitmiyor. Bu yerleri kontrol altında tutmak ve Suriye’de merkezi otorite kuruluncaya kadar buralardaki askeri varlığı sürdürmek gerekecek. Bu da Mehmetçik’in daha uzun süre bu yerlerde görev yapmaya devam etmesi demek...
Diğer önemli bir mesele de Rakka’nın kurtarılması ve güvenli bir bölgenin kurulmasıyla, terör tehdidinin tamamen ortadan kalkıp kalkamayacağıdır. Ankara’nın umudu, bu bölgeye yerleştirilecek insanlarla ve kurulacak “Milli Güç” ile Türk-Suriye sınırları boyunca terörden arındırılmış bir kuşak oluşturulacağıdır.
Ama IŞİD’in askeri gücünün kırılması, sinsi terör faaliyetini tamamen durdurur mu? IŞİD’in Türkiye içinde de ciddi bir tehdit oluşturduğu ve onunla asıl ülke içinde mücadeleyi sürdürmek gerekeceği unutulmamalıdır.