Geçen hafta sonu Romanya’da yüz binlerce kişi hükümetin yolsuzluk yapanlara kısmi af getiren bir kararnamesini protesto etmek için sokaklara döküldü. Hükümet bunun sonucunda bu kararnameyi geri çekmek zorunda kaldı...
Önümüzdeki hafta sonu aynı protestocular gene sokakları ve meydanları doldurmayı planlıyor. Bu kez de Başbakan Sorin Grindeanu’nun başında bulunduğu hükümetin istifa etmesini isteyecekler.
Son yıllarda nispi bir sükûnet içinde yaşayan Romanya, bu olayla dünyanın dikkatini çekmiş bulunuyor.
Halen Romanya’da, geçen aralık ayında yapılan seçimlerden birinci parti olarak çıkan Sosyal Demokratların (PSD) kurduğu bir koalisyon iktidarda. Her ne hikmetse çiçeği burnunda yeni Başbakan’ın ilk işi, kimseye doğru dürüst danışmadan, kısaca yolsuzluk affı diye bilinen kararnameyi çıkarmak oldu.
Eski dert
Aslında yolsuzluk, Romanya’nın çok eski (hatta Komünist lider Çavuşesku’nun dönemine kadar inen) müzmin bir derdidir. Ne var ki yeni hükümetin soruna yaklaşımı, halkın çözüm beklentilerini karşılamak bir yana, tam aksine, onu büsbütün öfkelendirdi. Zira kararname, 44 bin euro’nun altındaki rüşvet ve benzeri yolsuzlukları ceza kapsamının dışında tutuyor. Yani bu “ufak” suçları işleyenlere bir nevi af getiriyor!
Bu olayın ilginç tarafı, PSD’yi henüz bir buçuk ay önce iktidara getiren halkın bu ilk “icraata” sert bir tepki göstermesidir. Bükreş’in Piata Victoria adlı ünlü meydanında yaklaşık yarım milyon insanın toplanması, bu “halk hareketi”nin boyutlarını yansıttı. Öylesine büyük bir hareket, ancak 1989’da Çavuşesku’nun devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanmanın son günlerinde görülmüştü.
Hükümetin bu protestolara kulak verip geri adım atması, kuşkusuz göstericilerin zaferidir. Bu dünyanın çeşitli yerlerinde cereyan eden benzer olaylar gibi (örneğin Kahire’de Tahrir Meydanı ve Kiev’deki Maidan’da görüldüğü üzere) “sokağın gücü”nü de gözlerin önüne seriyor.
“Açık çek” değil
Olayın ortaya koyduğu diğer anlamlı bir husus da seçim sandığından iktidarın lehine çıkan sonucun, ona her zaman verilen bir “açık çek” sayılmaması gerektiğidir. Bunu büyük bir özgüvenle öyle sanan Başbakan Grindeanu, çok kısa zamanda popülaritesini kaybettiğinin herhalde farkındadır.
Ancak “sokağın gücü”nün de limitinin olması ve mantıklı bir şekilde kullanılması gerekir. Kalabalık gösterilerde kolaylıkla yayılan heyecan ve duygusallık aşırı tepkilere ve taleplere yol açabiliyor. Bu da başka gerginliklere ve sürtüşmelere sebep olabilir.
Bu bakımdan Romanya’da hükümetin istifası talebinin dillendirileceği yeni gösterilerin nasıl bir sonuç vereceği dikkatle izlenmeye değer...