Aylardan beri Kıbrıs’tan söz edilmiyordu. Tabii bunun başlıca nedeni, Türkiye’nin gündemine, TSK’nın Suriye’de giriştiği operasyonların ve çeşitli Ortadoğu meselelerinin hâkim olması, diğer bir neden de müzakerelerin kesildiği geçen temmuzdan sonra Kıbrıs’la ilgili herhangi yeni bir gelişmenin olmamasıdır...
Olası yeni bir hareketlilik için adanın iki kesiminde seçimlerin yapılması bekleniyordu. Şimdi bu da tamamlanmış durumda.
Rum kesiminde başkanlık seçimlerinin ikinci turu önceki gün muhafazakâr DİSİ Partisi lideri Nikos Anastasiadis’in yeniden iş başına getirilmesiyle sonuçlandı. Böylece Rum yönetiminde bir değişiklik yok.
KKTC’de ise geçen ay yapılan genel seçimlerden sonra, hafta sonu, sol eğilimli Cumhuriyetçi Türk Partisinin (CTP) önderliğinde, 4 partili geniş bir koalisyon kuruldu. Aslında seçimlerden daha önceki iktidardaki sağcı Ulusal Birlik Partisi (UBP) birinci parti olarak çıktı, ama yeni koalisyonu kuramayacağı anlaşılınca, CTP lideri Tufan Ergürman bu işi başardı. Böylece Türk kesiminde bir iktidar değişikliği gerçekleşti...
Gene gündemde
Kıbrıs’ta her iki tarafta da seçimler dönemi tamamlandığına göre, bundan sonra ne olacak?
Müzakerelere yeni
bir start için girişimlerin -ve de baskıların- kısa zamanda başlamasını bekleyebiliriz. BM ve AB diplomatları devreye girmek için hazırlanıyorlar bile...
Anastasiadis seçildikten sonraki ilk konuşmasında, kendi önceliğinin Kıbrıs’ın bölünmüşlüğüne son verecek bir çözüm bulmak olduğunu söyledi ve bu arada Türk tarafının “makul hassasiyetleri”ni dikkate alacağını belirtti...
Türk tarafı bu konuda daha ihtiyatlı. Yeni koalisyon hükümetinin önceliği, yolsuzlukla mücadeleden ekonomik reformlara kadar, daha çok iç meselelerdir. Ama bu KKTC’nin siyasi çözüm için ve müzakerelerle ilgilenmediği anlamına gelmiyor.
Devamın şartı
Mesele geçen yaz anlaşmazlıkla son bulan görüşme sürecinin yeniden başlaması veya başlamaması değil, bunun hangi şartlarda, ne gibi bir metodolojiyle başlaması gerektiğidir. Rum tarafı “Kalınan yerden devam” diyor. Türk tarafı ise “Önce parametrelerde anlaşalım, sonra esas müzakereler başlasın”
tezini savunuyor.
Öyle görünüyor ki önümüzdeki haftalarda Kıbrıs içinde bir hareketlilik olacak; ama bunun bu kez “önceden iyi hazırlanmış bir süreç” olmasına çalışılacak.
Yıllardan beri bir türlü sonu gelmeyen -ve çözüm getirmeyen- müzakere süreçleri bıkkınlık, hatta umutsuzluk yaratmış olabilir. Bu nedenle “Artık buna son verelim, iki devlet politikasını benimseyip KKTC’nin gerçek anlamda bağımsızlığını ilan edelim” diye düşünenler de var.
Türk tarafı en azından bu aşamada böyle bir hamle yapmak niyetinde görünmüyor. Böyle olsaydı, temmuzda müzakereler kesildiğinde bunu anında yapmaz mıydı?