Türkiye’nin son günlerde geçirdiği finansal kriz sırasında sık sık duyulan sözlerden biri, bu sıkıntının “dış kaynaklı” oyunların ve manipülas- yonların sonucu olduğudur.
Bu görüşe göre, Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen “dış odaklar” (daha açık ifadesiyle, Batılı ülkeler ve kurumlar) bu kez ekonomik enstrümanlar kullanarak Ankara’nın yolunu kesmeye çalışıyor. Bu oyun, dış güçlerin bir süreden beri Türkiye’yi -ve şimdiki Türk hükümetini- zayıflatmak için giriştiği geniş kampanyanın bir parçasını oluşturuyor.
Son para krizinde birtakım spekülasyonların ve manipülasyonların yer aldığı, hatta bazı mihrakların siyasi amaçlı hareketler planladıkları doğru kabul edilse dahi, yaşanan krizin tek ve asıl nedenini dış güçlere atfetmek, gerçeği tam yansıtmaz.
Ekonomi uzmanları yaptıkları objektif değerlendirmelerde bu krizin daha çok ekonomik ve finansal nedenlerine yeterince ışık tutmuşlardır.
Bunu sırf dış odakların Türkiye’yi sevmediklerinden veya güçlenmesini istemelerinden dolayı kirli oyunlara girişmelerinin bir sonucu olarak göstermek, kolaycı ve ezberci bir davranıştır.
Komplo algısı
Eğer öne sürülen bu iddia doğruysa, her şeyden önce neden tüm “dış odakların” Türkiye’ye karşı harekete geçtiklerini sormak (ve iyice incelemek) gerek. Bunu Türkiye’nin güçlenen bir ülke olmasına atfetmek inandırıcı değil. Yeryüzünde güçlenen ve güçlü olan başka ülkeler bu şekilde hedef olmuyor da neden Türkiye oluyor? Türkiye’nin sevilmeyen, sürekli hedef alınan bir ülke olduğu algısını bir saplantı veya kompleks haline getirmenin hiç gereği yoktur.
Uluslararası ilişkilerde ve özellikle ekonomi alanında rekabetin, hatta kırıcı davranışların hâkim olduğu malum. Bu, Batılı ülkeler arasında da görülen bir durumdur. Örneğin, şu sırada Trump Amerika’sının Batılı müttefikleri dâhil, birçok ülkeyle giriştiği “ticaret savaşı” gibi... Ama Almanlar veya Fransızlar, hatta Çinliler ve Japonlar bunu kendilerine karşı bir “dış komplo” olarak görmüyorlar, gelen ataklara karşı uzlaşma yoluyla kendilerini korumaya çalışıyorlar.
Esas sorunlar
Türkiye’nin geçirdiği sıkıntıların sebebini tamamen dış mihraklara atfetmenin iki sakıncası var: Birincisi, Türkiye aleyhinde dış komplo algısının bir saplantı haline gelmesi sonucunda, yaşanan sorunların diğer gerçek nedenleri üzerinde gereği kadar durulmaması ve ona göre çözüm aranmamasıdır. Son para krizinin gösterdiği gibi, sorunun cari açık, dış borçlar, yüksek enflasyon, yapısal reform ihtiyacı gibi asıl nedenlerine inmek ve durumu düzeltecek tedbirler almak şarttır. Böyle bir ortam yaratılmadıkça, dış ve iç manipülasyonları önlemek zordur.
Dış odaklı komplo algısı üzerinde abartılı şekilde durmanın diğer sakıncası, bunun dış politikada da ciddi sıkıntılar yaratmasıdır. Dış güçlere karşı sergilenen suçlayıcı, sert tavır ve üslup birçok ülkeyle ilişkileri germekte, diplomasi alanını daraltmaktadır. Üstelik kamuoyu da bunun etkisi altında Türkiye’nin dostunun olmadığı, herkesin kendisine düşman kesildiği gibi yanlış bir kanıya kapılmaktadır...