Türkiye’de anayasa referandumundan sonra girilen yeni dönemde, dış politika alanında bazı önemli değişiklikler beklenebilir mi?
Halk oylaması kampanyası sırasında meydana gelen olaylar ve yapılan konuşmalar bu yönde bazı gelişmelerin olabileceği kanısını yaratmış durumda.
Referandumun esas konusu Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle ilgili anayasa değişikliği olmakla beraber, kampanyaya birtakım dış politika sorunları da girmiştir.
Bunların başında Avrupa ile ilişkiler geliyor. Referandumla bağlantılı olarak yurt dışındaki Türk topluluklarına hitap etmek isteyen bakanların ziyaretlerine engel olan Hollanda ve Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin sergilediği tutum, Ankara’nın sert tepkilerine yol açmıştır. Bu krizin miting meydanlarına yansıması, ağır suçlamaların yapılmasına sebep olmuş ve ilişkileri zedeleyen bir gerginlik yaratmıştır.
Şimdi yeni başlamakta olan dönemde Ankara duruşunda da, üslubunda da aynı sertliği mi sürdürecek, yoksa davranışında ve söyleminde yumuşamayı ve uzlaşmayı mı tercih edecek?
Yol kavşağında
Referandumdan galip çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti iktidarının bu avantajını ilişkileri düzeltmek yönünde kullanması beklenir. Ne var ki bunun henüz bir işareti yok.
Aynı durum AB ile ilişkiler için de söz konusu. Referandum kampanyası sırasında mitinglerde AB ile ilişkilerin yeniden gözden geçirileceği, Britanya’nın BREXIT’i de örnek gösterilerek Türkiye’de de üyelik konusunda bir referandum yapılabileceği öne sürüldü.
Yeni dönemde AB ile müzakere sürecine son verilmesi ve Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi AB ile “siyasi ve idari ilişkilerin” kesilerek sadece ekonomik bağların sürdürülmesi söz konusu olabilir mi?
Böyle bir karar, Türkiye’nin dış politikasında köklü bir değişikliğin işareti olur. Meydanlarda heyecan yaratan sözlerin karar aşamasından önce daha sakin ve rasyonel bir şekilde yeniden ele alınmasında yarar vardır.
Kritik karar
İdam cezasıyla ilgili söylenenleri de aynı çerçevede değerlendirmek gerek. Referandum zaferinin kutlandığı gece Cumhurbaşkanı’nın bir kez daha bu konuda verdiği söz gerçekten yerine getirilecek mi? Böyle bir kararın hayata geçirilmesi, iktidarın Avrupa Konseyi’nden ve AB’den kopmayı göze aldığı anlamına gelecektir...
Kuşkusuz referandum sonrasında iktidarın ABD ile ilişkilerinde ve Suriye ve Irak politikalarında ne gibi değişiklikler olacağı merak konusudur. Bu meselelerde de referandum kampanyasında gerilim yaratan sert çıkışlar yapılmıştır.
Şimdi yeni dönemde bu sıkıntıları ve gerginlikleri geride bırakacak sağduyulu diplomasiye ihtiyaç var.