Türkiye AB üyeliğinden vazgeçmek niyetinde midir?
Cumhur- başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen cuma günü TRT World’ün düzenlediği bir toplantıdaki konuşmasında Avrupa Birliği ile ilişkilere dair yaptığı sürpriz çıkış, bu soruyu gündeme getirdi.
Türkiye’nin AB ile bir türlü sonuçlanmayan uzun müzakere sürecinden artık bıktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı, Avrupalı liderlerin Türkiye’yi isteyip istemediklerini açıkça söylemeleri gerektiğini belirtti, aksi halde Türk halkının bu süreçle ilgili kararını vermesi için referanduma gidileceğini açıkladı.
Erdoğan bundan önce de çeşitli vesilelerle Türkiye’nin yıllardan beri AB kapısında bekletilmekten sabrının tükenmekte olduğunu belirtmiş ve Avrupalı muhataplarını net bir tavır ortaya koymaya çağırmıştı. Bu kez yaptığı çıkışın önemi, Türkiye’nin bu konuyu bizzat referanduma götürebileceğini açıklamasıdır. Bu, Türkiye’nin kendi inisiyatifiyle bu kararı vermeyi göze aldığı anlamına geliyor.
Halkın eğilimi
İş gerçekten bu noktaya geldi mi?
Şu anda böyle bir karar yok. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı referandum restini AB’ye bir uyarı veya baskı amacıyla çekmiş olabilir. Diğer bir deyişle, verilmek istenen mesaj, Türkiye’nin AB’den katılım müzakereleri sürecinde olumlu bir tavır değişikliği görmediği takdirde, artık daha fazla beklemeyeceği ve bu yarım yüzyıllık serüvenin akıbetini belirleyecek son adımı atacağıdır.
Gerçi son zamanlarda yapılan kamuoyu araştırmaları, her şeye rağmen halkın çoğunluğunun üyelikten vazgeçmek eğiliminde olmadığını gösteriyor. Kadir Has Üniversitesi’nin son yıllık anketinde üyeliğin lehinde olanlar yüzde 57, aleyhinde olanlar ise yüzde 42 olarak gösterildi.
Ancak bu oranlar, referandumda değişebilir. Hele Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidar ağırlığını kullanırsa... O zaman sandıktan bir “hayır” çıkabilir.
Yarar-zarar hesabı
AB serüveninden duyulan yorgunluk ve bıkkınlık bir yana, katılım müzakereleri sürecine son vermenin ve Birlik’ten kopmanın yarar ve zarar hesabını rasyonel bir yaklaşımla değerlendirmek gerek.
Her şeyden önce zamanlama bakımından şu sırada bir referandumu gündeme getirmek ters siyasal ve ekonomik sonuçlar yaratır. Ankara halen Avrupa’ya açılma kampanyası yürütüyor. Müzakere süreci Avrupa ile bir çıpadır; dış politikada çok önemli bir alternatif ve denge unsurudur.
Bu süreç aynı zamanda Türkiye’ye dış ticarette, yatırımlarda ve diğer ekonomik birçok avantaj ve fırsat sağlamaktadır. Ayrıca üyelik perspektifi ve müzakere süreci, Türkiye’de siyasal ve yapısal reformların gerçekleştirilmesinde ve demokratik standartların yükseltilmesinde etkin bir rol oynamaktadır.
Üyelik hedefine ulaşılır veya ulaşılmaz, ama önemli olan, Türkiye’nin siyasal, ekonomik, sosyal gelişimi bakımından, bu sürecin ve vizyonun canlı tutulmasıdır.