Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD’de Kongre’nin iki kanadı, eyalet meclisleri ve valilikler için yapılan ara seçimler, genelde ülke dışında “hatta içinde de” fazla ilgi görmez. Amerikan sisteminde esas önemli olan Başkanlık seçimleridir ve bu olay bütün dünya tarafından yakından izlenir.

Önceki günkü ABD ara seçimlerinin her zamankinden fazla dikkatleri toplamasının nedeni, bunun iki yıllık Trump yönetiminin performansı için bir referandum veya bir güvenoyu olarak görülmesidir.

Bu açıdan bakıldığında, sandıktan çıkan sonuç Trump için ne ifade ediyor?

Haberin Devamı

Başkan’a göre, bu, kendi yönetimi ve başında bulunduğu Cumhuriyetçi Parti için “muhteşem bir zafer”dir... Gerçekten öyle mi? Evet, Cumhuriyetçiler Senato kanadında iyi sonuç aldılar, oradaki çoğunluğu koruyabildiler. Eğer Temsilciler Meclisi’nde de benzer bir sonuç alınırsa, Trump bunu bir zafer olarak tanımlamakta haklı görülebilirdi. Oysa mecliste Demokratlar çoğunluğu ele geçirdi ve oradaki Cumhuriyetçi hâkimiyetine son verdi.

Dolayısıyla, sonuç Trump için ne bir zaferdir ne de bir hezimet.

Aynı şey tabii Demokratlar için de söylenebilir.

Trump aynı Trump!

Seçim sonucu iki önemli noktayı ortaya koydu.

Bunlardan biri, Amerikan halkının iyice kutuplaşmış olduğudur. Trump önceki akşam basın toplantısında Amerikan halkının kendisini sevdiğinden söz etti ama bu da kısmen doğru. Yani bir kesim “seviyor”, diğer kesim ise “sevmiyor”. Kimi ekonomik performansından memnun, kimi de Amerikan değerlerine ters düşen çıkışlarından rahatsız...

Bu bölünme önümüzdeki dönemde, Temsilciler Meclisi’nin Trump’ı kontrol altına almaya çalışmasıyla daha da derinle- şecektir.

İkinci husus, Trump’ın bir yerde kazanıp diğer yerde kaybetmesine rağmen, hâlâ güçlü lider özelliğini korumasıdır. Basın toplantısındaki sözleri ve davranışı, onun aynı inat, sertlik ve kibirle yoluna devam edeceğini gösterdi. Evet, Trump’ın işi zorlaştı; ama Washington’da hava daha da sertleşecek gibi gözüküyor.

Zor günler

Trump’ın seçim sonucunu kendi lehinde yorumladığına göre, aynı aşırı özgüvenle ülkenin iç ve dış politikasını yöneteceğini tahmin etmek zor değil.

Haberin Devamı

Bu bakımdan, bu ara seçimlerin ABD’nin dünyayı da yakından ilgilendiren belirli meselelerde tutum değiştirmesini beklememek lazım. Özellikle son zamanlarda yönetimin aldığı ve uygulamaya da koyduğu bazı dış politika kararlarından (örneğin “ticaret savaşı”ndan İran ambargosuna kadar) geri adım atması ihtimali yok.

Yeni siyasal tablonun Türk-Amerikan ilişkilerinde de önemli bir değişiklik getirmesi pek beklenemez. Son olarak yönetim ilişkileri normalleştirme yönünde bazı adımlar attı. Ankara ile Washington arasında diyalog kuruldu. Ama YPG ve Suriye politikası başlıca pürüz olarak duruyor. Ayrıca Kongre’de özellikle S-400’ler ve F-35’ler konularında görüldüğü gibi, hava Türkiye’nin aleyhinde. Demokrat çoğunluklu yeni meclis daha da katı davranabilir.

Kısacası, önümüzdeki aylar Türk-ABD ilişkileri açısından oldukça zor bir dönem olacak...