ABD Başkanı Trump’ın NATO Zirvesi’ne giderken müttefiklerine karşı yaptığı sert çıkışlar, geçen ay Ottawa’daki G-7 Zirvesi’nde sergilediği ters davranışları anımsattı.
Trump Ottawa’da G-7 ortaklarına ticari konularda fena halde yüklendi, ev sahibi Kanada Başbakanı Trudeau’ya hakaretler yağdırdı. Brüksel’de de benzer bir tavır gösterdi, NATO müttefiklerini savunma harcamalarını yeterince paylaşmamakla suçladı, Alman Şansölyesi Merkel’i hedef alarak Almanya’nın Rusya’nın tutsağı haline geldiğini ileri sürdü...
Trump G-7’ye ne kadar bozuk çaldığını göstermek için, ortak bildiriyi imzalamadan Ottawa’dan ayrılıp Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile buluşmak üzere Singapur’a uçtu.
Alışılmamış üslup ve davranışlarıyla ün salan Trump’ın bu kez Rusya lideri Putin ile Helsinki’de yapacağı görüşme öncesinde, NATO’ya karşı da benzer şekilde meydan okumasından ve NATO Zirvesi’ni bir fiyaskoya sürüklemesinden korkuluyordu.
Neyse ki öyle olmadı, Zirve’de sonunda bir uzlaşma sağlandı...
Dağılır mı?
NATO üyesi 29 ülkenin liderlerinin 69 yaşındaki örgütün Brüksel’deki yeni ihtişamlı binasında gerçekleştirdiği bu Zirve, herhalde kafasını hep paraya takmış olan Trump’ın agresif konuşmalarıyla anımsanacaktır.
Bu manzara, NATO’nun günün realitelerine uygun stratejik düzenlemelere gitmesi gereken bir zamanda, örgütün geleceği konusunda ciddi kaygılar yaratmıştır. NATO bu durumda misyonunu ve rolünü sürdürebilecek mi? Birçok temel meselede ortaya çıkan anlaşmazlıklar NATO’nun dağılmasına yol açabilir mi?
İttifak içinde belirli konularda tam bir uyum bulunmamakla beraber, üyelerin NATO’nun var olma nedeni ve ihtiyacı konusundaki tavırlarında bir değişiklik yoktur. Trump’ın da diğer bazı uluslararası örgütlerden çekildiği gibi NATO’dan çıkması da beklenmiyor.
Dolayısıyla, NATO varlığını sürdürecektir. Önemli olan, ittifak içinde uyum ve dayanışmanın devam etmesi ve örgütün terörden siber saldırılara kadar yeni tehditler karşısında kendisini yeniden yapılandırmasıdır.
Türkiye’nin yeri
Türkiye açısından bu NATO Zirvesi’nin önemi, yeni Başkan olarak R. T. Erdoğan’ın yeni kadrosuyla katıldığı ilk uluslararası toplantı olması ve sonuç bildirgesinde Türkiye’nin karşılaştığı terör ve balistik füze tehditlerine yer verilmesidir. Bu konuda bildirideki ifadeler, Erdoğan’ın kapalı toplantıda söylediklerinin de dikkate alındığını ve desteklendiğini gösteriyor.
Diğer ilginç bir nokta, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri almasının tartışma konusu yapılmamasıdır. Aynı şekilde Ankara’nın enerjide, “Türk Akımı” gibi projelerde Rusya ile iş birliği kurması, Trump’ın Merkel’e enerji alanındaki iş birliğini sert şekilde eleştirmesinin aksine, söz konusu dahi olmamıştır.
Bu da Türkiye’nin durumunun ve hassasiyetinin dikkate alındığını gösteriyor.