Son zamanlarda Türkiye ile Batı’nın arasını açan olaylar dizisine şimdi de NATO ile patlak veren kriz eklenmiş durumda...
Norveç’te düzenlenen NATO dijital tatbikatında Atatürk’ün ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşman ülke liderleri olarak gösterilmesi, Türkiye’de haklı bir infial yarattı. Ankara derhal askerlerini bu tatbikattan çekmekle karşılık verdi. Türk siyasi liderleri tepkilerini sert bir dille ifade etti...
NATO Genel Sekreteri başta olmak üzere ittifakın önderleri bu olanlardan dolayı özür dilediler. Bu skandalın sorumlusu olan iki askeri personelin görevine son verildi ve gereken soruşturma açıldı...
Türkiye açısından mesele kapanmış değil. Ankara bu olayın perde gerisini de ortaya çıkartacak tatbikatın derinleştirilmesi ve tüm sorumluların cezalandırılması gerektiği mesajını verdi.
Skandalın yarattığı kızgınlık kamuoyuna da yansıyan duygu seli içinde, Türk siyasi çevrelerinden medyaya kadar, NATO müttefikliğinin sorgulanmasına yol
açmış bulunuyor.
Kimin işi?
Kuşkusuz bu olayın NATO ile ciddi bir kriz noktasına gelmesinde, son zamanlarda ABD başta olmak üzere, Batı dünyasıyla çıkan uyuşmazlıkların ve gerginliğin etkisi var. Türkiye’de bütün bu olayları, Batı’nın gelişen ve daha bağımsız hareket etmeye başlayan Türkiye’yi zayıflatmaya yönelik bir oyunun parçası olarak görmek eğilimi oldukça yaygın...
Aslında Norveç’teki NATO dijital “savaş oyunu”nda sergilenen çirkin sahnenin “bireysel” bir eylem olduğu, bunu yapanların da Türkiye’yi gözden düşürmek amacını güttüğü anlaşılıyor.
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın bu konuyla ilgili değerlendirmesi aydınlatıcıdır. Onun deyişiyle, bu olayın “müttefikliğimizi baltalamasına izin vermemeliyiz”... Bunun bireysel bir eylem olduğunu belirten Org. Akar, FETÖ ile ilişkili de olabileceğini ifade etti...
Bu durumda bu skandalın iç yüzünün bir an önce ortaya çıkarılmasını beklemek gerekir.
Kuşkusuz, bu öncelikle NATO’ya düşen bir sorumluluktur.
Bu arada Türkiye’nin gösterdiği tepkiden sonra olaya daha soğukkanlı ve akılcı bir şekilde yaklaşmasında yarar vardır.
Amaç ne?
Bu oyuna girişenlerin Türkiye’nin Batı ile arasını açmayı ve hatta NATO’dan koparmayı amaçlamış olabileceğini unutmamalı ve dolayısıyla böyle bir tuzağa düşmemeye de özen gösterilmelidir.
Bu olayın aynı zamanda Türkiye’de duygusal ve popülist demeçlerle Batı’ya bir süreden beri zaten düşman gözüyle bakan çevreleri daha da tahrik ettiğini dikkate almak gerekir.
Nitekim şimdi son olaya tepki gösteren kesimden, bu ittifaktan çekilme çağrılarının geldiği görülüyor.
İktidarın böyle bir niyetinin olduğuna dair bir işaret yok. Türk dış politikasında böyle keskin bir virajın ülke çıkarlarına uygun olup olmadığını doğru değerlendirmek için daha sakin bir havaya ihtiyaç var.