Evet, kritik gün geldi çattı...Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün Washington’da Başkan Donald Trump ile yapacağı görüşme, Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği bakımından olduğu gibi, Türk dış politikasının bundan sonraki seyri açısından da belirleyici olacak.
Cumhurbaşkanı son demeçlerinde bunun önemini belirtmek için “Milat”, “Virgül değil, nokta mesafesi”, “Müttefik sayılmıyorsak kendi başımıza karar veririz” gibi
ifadeler kullandı...
Bugün Beyaz Saray’daki buluşma, Türk-Amerikan ilişkilerinin çok kırılgan ve gergin olduğu bir zamanda gerçekleşiyor. Bu, iki ülke arasında yaşanan ilk kriz değil tabii. Yakın geçmişte zaman zaman sıkıntı yaşandığı dönemler oldu. Bu kez özellikle Türk tarafının Beyaz Saray’daki görüşmeye müttefik ilişkilerinin geleceği açısından bir dönüm noktası ve karar anı olarak baktığı görülüyor.
Bu görüşmelerde sanki en belirleyici unsur da ABD’nin Suriye’de YPG’ye verdiği destektir. Başkan Trump’ın geçen hafta YPG’ye ağır silahlar verilmesine ilişkin kararı imzalaması, diğer bazı uyuşmazlıkları ikinci plana itip gündeme tamamen hâkim kıldı. Trump’ın bu konuda alacağı
nihai tavır, ikili ilişkilere verdiği önemin bir kıstası haline geldi...
Orta yol var mı?
Erdoğan’ın görüşme sırasında Trump’a neler söyleyeceği ve hangi temel noktalar üzerinde ısrarlı davranacağı, son demeçlerinden de anlaşılıyor. Trump YPG’ye askeri yardım kararını açıkladıktan sonra bu konuda konuşmadı; ama yardımcılarının da söyledikleri ABD yönetiminin Türkiye’nin talebini yerine getirmeyi düşünmediğini, sadece bazı garantilerle ve ayarlamalarla karşılık vereceğini gösteriyor. Dolayısıyla, bu zıt pozisyonlar diplomasiye fazla bir manevra alanı bırakmıyor.
Kuşkusuz yüz yüze müzakerelerde bir orta yolun bulunması ve sonuçta bir uzlaşma sağlanması iyi bir sürpriz olur. Ama açıkçası bu zayıf bir ihtimal olarak gözüküyor.
O takdirde ne olacak? Taraflar masadan anlaşamadan mı kalkacaklar? Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın ima ettiği gibi, başka çareler mi arayacak?
Seçenekler ne?
Trump’ın kararından dönmemesi ve Türkiye’nin beklentilerini karşılamaması halinde, Ankara’nın ne yapabileceği konusunda son günlerde epey spekülasyon yapıldı, çeşitli opsiyonlar öne sürüldü.
Örneğin, Türkiye karşılık olarak ABD’ye İncirli Üssü’nü kapatabilir, koalisyondan çekilebilir... YPG’ye verilen silahları yok etmek, ikmal yollarını kesmek için askeri operasyonlara girişebilir, Cumhurbaşkanı’nın deyişiyle, “ansızın” bazı kilit noktaları ele geçirebilir...
Ankara bu tür seçeneklere başvurmak isteyecek mi? Bunun tabii çok iyi hesaplanması gerekir.
Türkiye’nin dış ilişkilerinde ve güvenlik politikasında kategorik değişikliklere yol açacak çıkışların yeni krizler ve sıkıntılar yaratabileceği unutulmamalıdır...