Dünya geçen cuma günü iki Koreli düşman kardeşin bir araya gelip beklenmedik şekilde birbirlerine sarılmalarının hâlâ şaşkınlığı içinde...
Ne oldu da birkaç hafta öncesine kadar balistik füze ve nükleer bomba denemeleriyle yakın komşularına ve dünyaya meydan okuyan Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Güneyli mevkidaşı Moon Jae-un’ın karşısına, herkesle barışmak isteyen, yumuşak tabiatlı biri olarak çıktı?
İki Kore’yi birbirinden ayıran ara bölgede o sert yüzlü Kim’in yerine, muhatabıyla el ele verip espri yapan, sevimli bir Kim duruyordu!
Daha da önemlisi, bu Kim barışı kurmaktan, bunun için de Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılmasından söz ediyordu. Bu konudaki iyi niyetini göstermek için de Kim, füze ve nükleer silah denemelerini durdurmayı, hatta önümüzdeki ay mevcut nükleer tesislerden birini kapatmayı vaat ediyordu...
Evet, bu şaşırtıcı 180 derecelik değişiklik birkaç hafta öncesine kadar bir nükleer savaş korkusunu yaşayan bütün dünya için, rahatlatıcı, tarihi bir dönüm noktasıydı...
Sebep yaptırım mı?
Peki, bu değişiklik nasıl oldu? Kim’i bu yeni tavrı almaya kim veya ne zorladı?
ABD’de yaygın görüş Kim’in bu kararı Kuzey Kore’ye karşı uygulanan ekonomik yaptırımları nedeniyle aldığıdır. Son zamanlarda Kuzey Kore’nin yaptırımların sonucunda ciddi sıkıntılar yaşadığı doğrudur. Washington öteden beri yaptırım ve baskı politikasının etkinliğine inanıyor ve bunu Kuzey Kore’den İran’a (hatta bir ölçüde Rusya’ya) karşı uygulamakta yarar görüyor.
Ama kanaatimce, Kim’i “yola getiren” tek veya esas faktörün ekonomik yaptırımlar olduğu düşüncesi abartılıdır, yanlıştır. Kuzey Kore gibi totaliter ülkelerde halkın yaptırımlar nedeniyle resmi politikaya karşı çıkmasını, tepki göstermesini, sokaklara dökülmesini beklemek hayaldir. Kuzey Kore’yi görmüş bir gazeteci olarak bir kez daha diyebilirim ki bu ülkedeki halk “vatan millet uğruna” en ağır şartlarda yaşamaya alışmıştır. Nitekim daha önceki yıllarda şartların daha da kötü olduğu dönemlerde dahi, halk aynı iradeyi ve dayanışmayı göstermiştir.
Neden şimdi?
Kuzey Kore gibi “tek adam”ın her şeye hâkim olduğu bir ülkede savaş veya barış kararını “yüce lider” verir, bunun zamanlamasını da o belirler. Dolayısıyla, Kim’in bu kararı neden şimdi verdiği sorusu çok önemli.
Kim’in amacı Kuzey Kore’yi nükleer silah kapasitesine sahip, güçlü bir ülke haline getirmektir. Kendisi bunu ülkesinin düşmanları karşısında bir “beka meselesi” sayıyor. Nitekim son olarak bu güce sahip olunca, varlığını başkalarına kabul ettirmek konusunda öz güvene kavuştu. Şimdi artık başkalarıyla “eşit pozisyon”da masaya oturup konuşabilecek durumda...
Tabii ki yaptırımların da bir etkisi oldu: Ama “esnek davranmak” zamanına karar veren halk değil, gene de Kim’dir. Diğer bir deyişle, kendisini daha güçlü hisseden yeni Kim, Trump’ın daha önce alaylı şekilde “rocket man” diye takıldığı eski Kim’i daha yumuşak davranmaya zorladı. Kaldı ki Trump da ağız değiştirdi: Kim’in son kararından söz ederken “saygıdeğer” bile deyiverdi!