Ortadoğu’daki ardı arkası kesilmeyen sıcak olaylar arasında, Kıbrıs meselesiyle ilgili gelişmeler dünya aktüalitesinde çok geri plana düştü.
Türkiye açısından durum farklı. Son olarak Kıbrıs’taki iki gelişme, yerel niteliğine rağmen, Türk kamuoyunun dikkatini çekecek değerde.
Bunlardan biri, KKTC’deki hükümet değişikliğiyle ilgili, sol eğilimli dörtlü koalisyonun dağılmasından sonra, sağ eğilimli Ulusal Birlik Partisi (UBP) Halkçı Parti’yi (HP) yanına alarak, geniş tabanlı bir koalisyon kurdu. Türkiye’nin de tam desteğine sahip olan bu hükümet, yeni Başbakan Ersin Tatar’ın yönetiminde, içte ve dışta bazı önemli hamleler yapmaya hazırlanıyor.
KKTC’deki bu iktidar değişikliği, iki yıldan beri kesik bulunan Kıbrıs çözüm müzakerelerinin yeniden canlandırılması girişimlerinin yapıldığı, ama bu çabaların da bir sonuç vermediği bir zamana rastlıyor.
İşte tam bu sırada da yeni KKTC hükümeti, tabii Ankara’nın da desteğiyle, Kıbrıs sorununun çözümü için, yeni bir yaklaşım sinyalini veriyor.
Herkes kendi yoluna
Başbakan Ersin Tatar, hafta sonu yeni hükümetin Meclis’ten güvenoyu almasından sonra yaptığı konuşmanın bir yerinde çözüm konusundaki Türk politikasının ne olması gerektiğini açıkladı. Tatar’a göre, Rum tarafıyla yıllardan beri müzakere edilen federal sistem formülü üzerinde anlaşmak mümkün olmuyor. Dolayısıyla, müzakereleri başka bir zemine kaydırmak zamanı geldi.
Türk tarafı çözüm için “iki devlet” formülünü savunmak niyetinde. Bunun sağlanması için de Tatar’ın deyişiyle, uluslararası alanda gereken çaba harcanacak.
Nasıl olacak?
Kuşkusuz bu politikanın uygulanmaya konması kolay bir iş değil; aslında KKTC’nin Rum kesiminden ayrı, bağımsız bir devlet kurması ve bunun da uluslararası bir kabul görmesi, cazip bir fikir olarak görülebilir. Ancak bunun nasıl gerçekleşeceği önemli.
Bunun ideali, Türk ve Rum tarafının müzakere ve uzlaşma yoluyla bu konuda anlaşmaya varmasıdır. Bunun güzel bir örneği, Çekoslovakya’nın Çekya ve Slovakya diye iki devlet olarak ayrılmasıdır. Ama bu şekilde anlaşma yoluyla ayrılma olayı da pek yoktur. Aslında Rum tarafının da iki devlet formülünü kabul etmesi olasılığı sıfırdır.
Uluslararası camiaya gelince, BM’den AB’ye, ABD’den Avrupa’ya ve hatta Rusya’ya ve Çin’e kadar pek çok ülkenin bu fikre soğuk baktığı açık. Türkiye’ye yakın birkaç ülke yeni devleti tanıyabilir ama bunun pratik etkileri tartışılır.
Bu zorluklara karşın, 2 devlet formülü artık Kıbrıs sorusunun yeni gündemini oluşturmak yolundadır.