Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da kaybolmasından 10 gün sonra, olay bir muamma olmaya devam ediyor.
Uluslararası boyutlar almaya başlayan bu esrarengiz olayla ilgili sorulan pek çok soru henüz yanıt bulmuş değil. Konu hakkında çeşitli iddialar, tahminler ve argümanlar ortaya atılıyor.
Bunların çoğu 2 Ekim’de Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giren Kaşıkçı’nın öldürüldüğü veya kaçırıldığı üzerine odaklanıyor.
Şimdiye kadar yapılan çalışmalar bu kanıyı güçlendirmekle beraber, iddianın kesinleşmesi ve resmi bir açıklamanın yapılabilmesi için olup bitenlerle ilgili kanıtların ortaya çıkması gerekiyor.
Bunun kolay bir iş olmadığı ve zaman alacağı bir gerçek.
Dolayısıyla, bu aşamada soruşturmanın bütün yönleriyle tamamlanmasını ve bu çalışmalardan somut sonuçların çıkmasını beklemek icap ediyor.
Türkiye’nin tutumu
Olayın İstanbul’da meydana gelmiş olması, doğal olarak Türkiye’yi direkt ilgili ülke olarak öne çıkarmıştır. Ankara bu esrarın çözülmesi için hemen devreye girmiş, kısa zamanda ilk belirleyici bilgi ve bulgulara ulaşmış, ancak meseleyi soğukkanlılık ve sabırla ele almayı da ihmal etmemiştir.
Aslında bu olay, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde ciddi birtakım uyuşmazlıkların yaşandığı bir döneme rastladı. Ankara’nın, Suriye, Katar, Kudüs, Yemen ve İran ile ilgili meselelerde Riyad ile arası açık; daha doğrusu, temel konularda pozisyonları ters. Kaşıkçı olayının ikili ilişkileri körüklemesi mümkün, ama iktidar Riyad ile özellikle ekonomik çıkarları da göz önünde tutarak ilişkilerin bozulmasını istemiyor. Ne var ki eğer Kaşıkçı olayının sorumlusunun Riyad olduğu kesin belirlenirse, kuşkusuz bu pozisyon değişecek, Ankara muhtemelen diplomatik bazı yaptırımlar uygulayacak ve uluslararası camianın da benzer adımlar atmasını sağlamaya çalışacaktır.
Dünyanın tepkisi
Daha şimdiden ABD dâhil, Batı bu olayla ilgili bir hassasiyet gösteriyor.
ABD Başkanı Trump bizzat Riyad ile temasta. Senato’dan soruşturma ve gerekirse yaptırım çağrıları geliyor. Medya bu yönde baskı yapıyor.
ABD’nin Suudi Arabistan ile stratejik, ekonomik askeri sıkı bağlar kurduğu malum. Trump yönetimi bu çıkarlarına rağmen, Veliaht Prens Salman’ı bu olay nedeniyle karşısına almaya yanaşacak mı? Bu Washington için çok zor bir karar...
İngiltere ve diğer birçok Avrupa ülkesi de benzer bir çıkmazla karşılaşıyor. Bir yandan ekonomik ve stratejik çıkarlar, diğer yandan ifade özgürlüğü, insan hakları gibi Suudi Arabistan’ın hiçe saydığı değerler...
Kaşıkçı olayı daha şimdiden bölgesel ve hatta küresel politikanın merkezine oturuyor. Hele Riyad ne zaman suçlu ilan edilirse, uluslararası tepkiler, sadece Suudilerle ilişkileri değil, Ortadoğu’da siyasi dengeleri sarsacak, bölgesel fay hatlarını derinleştirecektir.