Olacak mı, olmayacak mı derken, nihayet oluyor... ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un bugün Singapur’da bir araya geliyor.
Bütün dünyanın büyük dikkatle izlediği bu olayın en önemli yanı, bu buluşmanın gerçekleşmiş olmasıdır.
Daha birkaç ay öncesine kadar Trump ile Kim arasındaki restleşmenin dünyayı bir nükleer felakete sürüklemesinden korkuluyordu...
Şimdi zirvenin gerçekleşmesinden herkes memnun. Ama sanıyoruz en fazla memnun olan Kim Jong-un’dur. Kuzey Kore böylece uluslararası meşruluk kazanıyor, dünya siyasetinde yer alıyor. Kim, ısrarla yürüttüğü nükleer programı ve ülkesine kazandırdığı askeri güç sayesinde Trump’ı dahi kendisiyle görüşmeye razı edebildi...
Trump da Kuzey Kore’ye karşı savaş tehdidi ve yaptırımlar sayesinde Kim’i nükleer denemeleri durdurup müzakere masasına oturtmayı başardı...
Şimdi önemli olan, bu zirvenin bir anlaşma zemini sağlayıp sağlamayacağıdır. Bu her şeyden önce beklentilerin ne olduğuna bağlı. İlk beklenti, 1950-53 Kore Savaşı’ndan günümüze kadar süren ateşkes durumunun nihayet bir barış anlaşmasına dönüştürülmesidir. Zirvede bu konuda bir prensip anlaşmasına varılabilir. Ama asıl zor olan mesele, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması fikrinin hayata geçirilmesidir. Bu çok çetin geçecek ve çok uzun zaman alacak bir süreç olabilir. Yani bir zirveyle olup bitecek bir iş değil. Yeter ki bu zirvede görüşmelerinin devamında mutabık kalınsın...
Diğer zirveler
Toplantıya G-7 olarak girdiler... G-6+1 olarak ayrıldılar! Grup, Québec zirvesinde bölündü. Trump ile Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Japonya liderleri birbirlerine küstüler...
Trump zirve sona ermeden ayrıldı ve ortak bildiriyi imzalamadı. Bu yüzden gruba G-7 yerine G-6+1 diyenler var.
Trump Amerika’sını, diğer Batılı ortaklarından son zamanlarda ayıran birçok neden var. Ama Québec zirvesindeki bölünmenin nedeni Washington’un özellikle çelik ve alüminyum ticaretinde koyduğu gümrük vergileri ve bu uygulamaya karşı Kanada ve diğer ülkelerin gösterdiği sert tepkidir. Bu Trump ile Trudeau arasında ağız kavgasına kadar gitti, Merkel ve Macron da öfkelerini göstermekten geri kalmadı.
Batı’nın bu güçlü grubu öylesine ciddi bir kriz geçirirken, binlerce kilometre ötedeki diğer bir grup Şanghay İşbirliği Örgütü- Çin’de düzenlenen zirvede kendi içinde bir dayanışma gösterisi sergiledi. Gerçi Şanghay topluluğu, G-7 gibi ekonomik ağırlıklı bir güç değil. Onun faaliyeti daha çok güvenlik ve siyaset alanında. Bunda da esas yönlendirici rol oynayan Putin’dir.
Aslında Putin Rusya’sı 4 yıl öncesine kadar G-7’lerin safındaydı: Ama Putin’in Kırım’ı ilhak etmesinden sonra bu gruptan, G-8’den atıldı.
İşin ilginç yanı, müttefikleriyle bozuşan Trump’ın şimdi Rusya’yı yeniden aynı gruba dâhil etmeyi önermesidir.