Aralarında genci orta yaşlısı, kadını erkeği, yoksulu okumuşu, işçisi, işsizi, solcusu sağcısı, kentlisi köylüsü, velhasıl toplumun her kesiminden insanlar var...
Bu, Fransa’da dördüncü haftasına girmekte olan “Sarı Yelekliler” hareketinin özelliklerinden biri.
Diğer bir özelliği de başta Paris olmak üzere birçok Fransız kentlerini kasıp kavuran protesto eylemlerinin bir liderinin bulunmaması.
Peki, ülke çapında bu kadar gösterici nasıl bir araya geliyor? Bunun sırrı, sosyal medya. Sokağa dökülme çağrısı Facebook ile geniş halk yayılabiliyor. Paris’in ünlü Champs Elysees bulvarında başlayan ve hızla başka yerlere de yayılan gösterilerin amacı, ilk etepta, Macron yönetiminin ilan ettiği akaryakıt vergilerine zammı protesto etmekti. Ama bu kadar farklı insanı bir araya getiren asıl sebep, hayat pahallılığından, geçim sıkıntısından, sosyal dengesizliklerden duydukları öfkeydi. Hedef de bu sorunların sorumlusu olarak görülen ve daha çok zenginlerin veya elitlerin adamı sayılan Cumhurbaşkanı Macron’du. Dolayısıyla, “Sarı Yelekliler” benzin zammını protesto etmenin ötesinde geniş kapsamlı, ekonomik ve siyasal talepleri de olan bir hareket niteliğini almaya başladı.
Çok az, çok geç...
Gösterilerin bu şekilde yayılması karşısında Macron ya “dayatmacı” bir tutum alacak, ya da “geri adım” atacaktı. Kısa bir tereddütten sonra, genç Cumhurbaşkanı ikinci şıkkı tercih etti: Başbakan Philippe vasıtasıyla zam kararını geçici olarak (6 ay için) askıya alma kararını verdi. Bunun protestocular tarafından “çok az çok geç” sayılması üzerine de zam kararını tamamen iptal etti.
Bunu bazı protestocular taktisel bulup manevra saysalar da Macron yönetiminin bu tavrı “Sarı Yelekliler”e verilen önemli bir ödün niteliğini de taşıyor.
Şimdi mesele, göstericilerin yarın yapacakları eylemlerde gene şiddete başvurulup başvurulmayacağıdır. Bu, özellikle eylemciler için de önemli bir test olacak.
Anlaşabilecekler mi?
Tabii bu arada hükümetin protestocuların şikâyet ve isteklerini ne kadar dikkate alacağı da çok önemli. Evet, Macron geçen yıl genç bir sima olarak büyük umutlarla Cumhurbaşkanı seçilmişti. Ama popülaritesi hele son zamanlarda çok düştü (şu an yüzde 23). Buna karşılık, halkın üçte ikisi “Sarı Yelekliler”in isteklerini haklı buluyor.
Bu durumda Fransa şimdi bir yol kavşağında bulunuyor: Protestocular kadar Macron’un uzlaşmak ve krizi yatıştırmak için kendi pozisyonlarında ne ölçüde bir esneklik sergileyeceklerini göreceğiz.
Bu, Fransa’nın sokak hareketleriyle ilk tecrübesi değil. Aslında Fransızların tepki ve taleplerini yansıtmak için bu tür eylemlere girişme huyu çok eskidir. Çoğu zaman da bu hareketiyle bir iz bırakmış, politikaları etkilemiştir.
Şimdi Fransa bunun yeni bir denemesini yaşıyor.