İran krizinin başından beri, uluslar arası toplumda Tahran’a karşı alınması gereken tavır hakkında iki farklı görüş hâkim olmuştur. Bunlardan biri, İran’ı izlediği politikalardan vazgeçirecek, hatta bunun için Tahran’daki rejimi de çökertecek bir takım siyasi, ekonomik, hatta askeri tedbirler alınmasını öngörüyor. Diğer görüş ise, İran yönetimini yola getirmek için, onu bazı teşviklerle ikna etmeye ve dış dünya ile işbirliği yapmaya çalışmaktan yana.
2015’te uzun ve çetin müzakerelerden sonra BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesiyle Almanya’nın oluşturduğu “beş artı bir grubu”nun İranla imzaladığı anlaşma, bu ikinci grubun bir zaferiydi. İran bu anlaşma ile, nükleer silah yapının yolunu aşacak faaliyete girişmemek gibi çok önemli bir şartı yerine getirmeyi taahhüt ediyor, bunun karşılığında da dış dünya ile ekonomik işbirliği yapmak ve yaptırımlardan kurtulmak şansını elde ediyordu.
Ne var ki bu anlaşmanın ön görüldüğü şekilde hayata geçirilmesi mümkün olmadı. ABD’nin, Donald Trump’ın Başkanlık koltuğuna oturmasından sonra, bu anlaşmadan çekilmesi, yatışmış görünen krizi tekrar kızıştırdı.
Şahinler sahnede
ABD’nin bu beklenmedik çıkışı, Amerikan siyasetine “şahin” olarak bilinen sertlik yanlısı kişilerin Trump Yönetiminde yer almasının bir sonucudur. Başta şimdiki Ulusal Güvenlik danışmanı John Bolyon Olmak üzere, bu radikal grup, olaylara vakıf olmadığı için sık sık zikzaklar çizen Başkan Trump’ı da kendi yanlarına çekebiliyor.
Nitekim Washington’un İran stratejisinin bu şahin kanadın etkisiyle de şekillendiği görülüyor.
Son günlerde Körfez’de askeri güç gösterilerin ve sert tehditlerin kızıştırdığı kriz, başta sözünü ettiğimiz iki farklı görüşün çatışmasının (ve bu aşamada birinci görüşün öne geçmesinin) sonucudur.
Güvercinler nerede?
Gelinen noktada şimdi Körfez’deki tansiyonun bir savaşa götürebileceği endişesini var. Sağduyu ve mantık, bunun gerçekleşmeyeceğini telkin ediyor. Ama farklı bir çatışma türlerinin devreye girmesi ihtimali yüksek. Terör saldırıları, sabotajlar, çeşitli milis faaliyeti gibi… İran Devrim Muhafızları, bu tip bir savaşa hazır olduğu işaretini veriyor. ABD buna misillemenin çok ağır olacağı uyarısında bulunuyor.
Peki, bu tehlikeli gidişata birileri “dur” demeyecek mi? Bunu kim yapacak?
Birleşmiş Milletler’den bir ses yok. Aslında Güvenlik Konseyi ve bu arada “ Beş Büyükler”den dördü (Rusya, Çin, Fransa, İngiltere) İran anlaşmasının uygulanmasını istiyor; yani Trump’ın seçtiği yolu eleştiriyor. Ama o kadar. Körfez’de kızışan durumu yatıştıracak bir hareket henüz yok.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Rus mevkidaşı Lavrov ile Soçi’deki görüşmesinden somut bir sonuç çıkmadı. Brüksel’de de Pompeo’nun AB’nin 27 üyesinin Dışişleri Bakanlarıyla görüşmeleri de öyle.
Uluslararası toplumda İran krizinin şiddetle değil, uzlaşarak çözümlenmesinden yana olan “güvercin” kanat, doğru dürüst devreye girmek için daha ne bekliyor?