Türkiye’nin Avrupa ile yakınlaşma çabasında olduğuna ilişkin işaretler var.
Cumhurbaş-kanı Erdoğan’ın Fransa’dan sonra Vatikan’a ve İtalya’ya yaptığı ziyaret bu girişimler zincirinin son halkaları...
Türk hükümeti vize serbestisi mutabakatının hayata geçirilmesi için yerine getirilmesi istenen yükümlülüklerle ilgili çalışmalarını tamamladı ve 72 maddelik metinleri AB Komisyonu’na iletti...
Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin çeşitli sorunların ele alınması için önümüzdeki ay (26 Mart’ta), dönem başkanı Bulgaristan’ın Varna kentinde, Erdoğan’ın da katılacağı ortak bir Türkiye-AB zirvesi yapılacak...
Son zamanlarda (özellikle geçen yıl) Türkiye’nin bir kısım Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinin gerginleşmesinden sonra, bu gelişmeler Türkiye’nin Avrupa’ya yeniden yönelme arzusunu ortaya koyuyor.
Vatikan’ın tutumu
Cumhurbaşkanı’nın Vatikan’ı ziyaretinin amacı, Katolik ve hatta tüm Hıristiyan dünyasının Türkiye’nin Kudüs ve diğer uluslararası sorunlar üzerindeki duruşunu yansıtmaktı. Papa ile görüşme kuşkusuz önemli bir PR -yani kamuoyuna duyurma- işlevini yerine getirmiştir.
Kudüs meselesinde Erdoğan’ın, ABD Başkanı Trump’ın kutsal kentin İsrail’in başkenti olarak tanıma kararına karşı açtığı kampanya konusunda Papa’dan belirli bir destek görmesi önemli bir sonuç.
Ancak Vatikan’ın tutumu, Kudüs’ün statüsünün tek taraflı değiştirilmemesi yönündedir ve dolayısıyla Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması çizgisinde değildir. Birçok Avrupa ülkesi de -hatta Rusya da- Kudüs’ün nihai statüsünün müzakere yoluyla belirlenme-sinden yana olduklarını ortaya koymuşlardır...
İtalya’nın beklentisi
İtalya ziyaretinin amacına gelince, bu ülke, Türkiye’nin daima iyi ilişkiler içinde olduğu önemli bir AB üyesidir. Roma genelde Türkiye’nin AB üyeliğine olumlu bakmıştır: İtalya Türkiye’nin (20 milyar dolarlık ticaret hacmi ve 1400 İtalyan firmasının Türkiye’deki faaliyetiyle) Ankara’nın değerli bir partneridir.
Roma’daki görüşmelerden ortak savunma projelerinden yeni yatırım olanaklarına kadar çeşitli ekonomik alanlarda yeni adımların atılması için zemin oluşturulmuştur...
Bununla beraber, İtalya’da da -Cumhurbaşkanı’nın geçen ayki Paris gezisinde görüldüğü gibi- Türkiye’deki siyasi durumla ilgili bir hassasiyet ve eleştirel bir tavır sergilenmiştir.
Bu ziyarete geniş yer ayıran İtalyan medyasında Türkiye’nin insan hakları ve demokratik özgürlüklerle ilgili durumunu eleştiren sert beyanlar ve makaleler çıkmıştır. Ayrıca kapalı kapıların arkasındaki görüşmelerde İtalyan yetkililerinin bu meseleleri gündeme getirdiği ve beklentilerini dile getirdiği bildirilmiştir.
Türkiye’ye yakınlık gösteren İtalya gibi bir ülkede de hâkim olan ve genelde Avrupa’da oldukça yaygın olan bu görüşü “dinlemek istememe” yerine ciddiye alıp ona göre değerlendirmek, Avrupa ile yakınlaşma hedefine doğru daha rahat ilerlemenin bir koşulu olarak görünüyor.