Türkiye ile ABD arasında Menbiç konusunda varılan anlaşmanın önemini şu üç noktada özetleyebiliriz:
1) YPG’nin bu stratejik kasabadan çekilmesi ve silahlarını bırakması ile PKK’nın uzantısı olan örgütün Kuzey Suriye’de, Fırat’ın batısındaki bölgedeki varlığı son buluyor. Böylece PYD/YPG yöneticilerinin Akdeniz’e kadar uzanan bir “Kürt koridoru” kurma hayali buharlaşıyor.
2) ABD uzun bir tereddüt sürecinden sonra, Ankara’nın ısrarlı talebini kabul etti ve bir bakıma Türkiye ile PYD/YPG arasındaki tercihini eski müttefiklerinin lehinde kullandı. Bu, Washington’un Türkiye ile kriz yaratan diğer sorunları da daha uzlaşıcı bir yaklaşımla ele alabileceğini gösterdi. Nitekim Menbiç anlaşmasından hemen sonra FETÖ konusunda da ortak çalışma başladı. Trump yönetiminin şimdi diğer hassas konularda (bu arada F-35 uçaklarının tesliminde de) daha anlayışlı davranması bekleniyor.
3) Türkiye’nin Menbiç ile ilgili planı, gecikmeli de olsa, nihayet uygulamaya konuyor. Oysa birkaç hafta öncesine kadar neredeyse Türk ve Amerikan askerleri Menbiç’te çatışma noktasına geliyordu. Bu, diplomasi ve diyalogla en çetrefil sorunların hâl yoluna sokulabileceğini de gösteriyor...
Ancak Menbiç süreci yeni yolun başlangıcı. Şimdi yanıtlanmayı bekleyen çok soru var. Menbiç’ten çekilecek YPG’liler Fırat’ın doğusundaki “kantonlar”a mı çekilecek? Oradaki savaşçılar (tahmini 50-60 bin) ne olacak? O bölgenin statüsü nasıl belirlenecek? Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da açıklamasında sormakla yetindiği soruların yanıtı henüz yok. Dolayısıyla, kuşkular ve güvensizlik yok olmuş değil. Ama şimdi iki tarafta da uzlaşma yoluyla çözüm aramak konusunda bir irade var ki bu da önemli bir gelişme...
Kamuoyunun bakışı
Kadir Has Üniversitesi’nin yurt çapında yaptığı bir araştırma, Türk kamuoyunun ABD’ye ne kadar olumsuz baktığını ortaya koydu.
Dış politika konularında Türk halkının eğilimlerini inceleyen araştırmanın ABD ile ilgili bölümü, çoğunluğun bu müttefiki Türkiye’yi “tehdit eden ülkeler” listesinin en başında gösteriyor. Daha önceki yıllara göre bir hayli yaygınlaşmış olan bu algı oranı yüzde 60’ı buluyor.
Ankete göre, kamuoyunun yüzde 38.9’u ABD’yi “güvensiz ülke” sayıyor, yüzde 16.2’si “düşman” olarak kabul ediyor. Buna karşılık ABD’ye “stratejik ortak” diyenlerin oranı sadece yüzde 11.4, müttefik diyenler yüzde 3.0, “dost” terimini kullananlar ise sadece yüzde 1.1.
Bu tabloya göre, Türkiye NATO içinde en çok ABD karşıtı ülke durumunda...
Bunun nedenlerini anlamak zor değil. Son zamanlarda ABD’nin Türkiye’nin önemsediği sorunlarda çıkarlarına ve politikalarına karşı tavırlar sergilemesi başlıca neden. Tabii resmi beyanlarda kullanılan sert üslubun da bunda payı var...
Bakalım Menbiç anlaşmasıyla başlayacağı umulan yeni uzlaşma sürecinin kamuoyu üzerindeki etkisi nasıl olacak...