Konu Ortadoğu’ya gelince, Türkiye ile ABD arasında bir “stratejik ortaklık’tan söz etmek artık pek mümkün değil. Hatta bölgesel meselelerde bir beraberlik ya da bir yakınlık dahi yok. Aksine, hangi meseleyi ele alırsanız, hepsinde görüş ayrılıkları ve uyuşmazlıklar karşınıza çıkıyor. Bununla ilgili örnekler listesine son eklenen madde de, Trump yönetiminin ortaya attığı ve bu arada Türkiye’ye de satmaya çalıştığı “Yüzyılın Projesi” ile ilgili. Bir nevi “pax Americana” düzeni içinde Filistin sorununa çözüm sağlamayı ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmeyi amaçlayan bu proje konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk kez çok net ve kesin konuştu.
Geçen gün Türkiye İnovasyon Haftası töreninde konuşan Cumhurbaşkanı, bunun Ortadoğu’yu “parçalama projesi” olduğunu söyledi ve Türkiye’nin bunun gerçekleşmesine izin vermeyeceğini belirtti. Böylece Ankara, Washington’un kendi ekseninde ve güdümünde kırmayı planladığı yeni düzen konusunda da müttefiki ABD ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor.
Uyuşmazlık listesi
Son zamanlarda biriken uyuşmazlıklar listesindeki belli başlı sorunları hatırlatalım: Tabii bunun başında Suriye ile ilgili politikalar geliyor. Türkiye için PYD/YPG’nin saf dışı edilmesi Suriye politikasının başlıca hedefi olmuştur. ABD ise örgütü destekleyip kendi yanına almıştır. Aylardan beri süren müzakerelere rağmen, Ankara ile Washington’u ortak bir noktada birleştirecek bir çözüm bulunamamıştır.
Filistin meselesi iki ülke arasındaki en ciddi uyuşmazlıklardan biridir. Türkiye Filistin davasını kendi misyonu olarak benimsemişken, ABD Kudüs ve Golan ile ilgili kararlarında olduğu gibi, tamamen İsrail’e angaje olmuştur.
Diğer bir uyuşmazlık, İran ile ilişkiler konusudur. Türkiye ABD’nin İran’a uyguladığı ambargoya karşıdır. Kendisi İran’la iş yaptığı gibi, Astana çerçevesinde bölgesel iş birliği içindedir.
Ankara’yı Washington ile karşı karşıya getiren konulardan biri de, Suudi Arabistan ve Arap Emirlikleri ile ilişkilerdir. Bu alanda da iki başkentin görüşleri çatışmaktadır. Yakında ABD tarafından gündeme getirilmesi beklenen Müslüman Kardeşler aleyhindeki tutum konusunda olduğu gibi.
Kısacası, Ortadoğu meselelerinde Ankara ile Washington’un karşı karşıya gelişlerinin fotoğrafı işte böyle.
Türkiye’nin çıkışı
Böyle bir duruma gelinmesinin başlıca nedeni, iki tarafın özellikle bölgesel konularda çıkarlarının çatışması ve bunun da açıkça davranışlarına yansımasıdır.
Ankara son zamanlarda yürütmeye çalıştığı bağımsız politikayla bazı meselelerde ABD ile karşı karşıya gelmekten çekinmiyor. Bu da ABD’nin, Ankara’nın güvenirliğini sorgulamasına yol açıyor.
İktidarın Ortadoğu politikası Türkiye’yi ABD ile bir rakip durumuna getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demeçleri, özellikle Ortadoğu meselelerinde, Ankara’nın kendi öz eksenini kurmayı amaçladığının işaretini veriyor.
Kuşkusuz öylesine bağımsız hareket etmek bir kapasite işidir. Hükümet bu konuda büyük bir özgüvene sahip. Dolayısıyla, söylem ve hareketleri de o yönde.
Türkiye’nin kendi savunma sanayiini güçlendirmesi, S-400’ler ve F-35’ler meselesindeki hassasiyeti, bu yeteneğe ve role erişmek amacının bir göstergesidir. Küresel boyuttaki diplomatik çıkışları da bu stratejinin bir parçasıdır.