Türk dış politikasındaki bazı olası değişikliklerin sinyali artık referandum için düzenlenen mitinglerde veriliyor...
Özellikle birtakım Avrupa ülkeleriyle tırmanan gerilim ortamında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen cumartesi günkü bir mitingde yaptığı konuşmada, ilk kez AB’den vazgeçme konusunun bir referanduma sunulabileceğinden söz etti.
Cumhurbaşkanı daha önceki bir televizyon yayınında 16 Nisan’dan sonra Avrupa’nın “sürprizler”le karşılaşacağını söylemişti. AB ile ilgili Türkiye’de bir referandum yapma belki de tasarlanan “sürprizler”den biri...
Ankara’nın Almanya ve Hollanda başta olmak üzere bazı AB üyesi
ülkelerle yaşanan olumsuz olaylardan sonra, AB’den büsbütün soğuduğu
ve üyelik umudunu yitirdiği görülüyor. Cumhurbaşkanı’nın son konuşmaları, iktidarın 16 Nisan’dan sonra bu referandum konusunu gündeme getirmeye kararlı olduğunu ortaya koyuyor.
Bu niyeti bir nevi “TREXİT” diye ifade etmek mümkün. Malum olduğu gibi, Britanya’nın AB’den “çıkış”ı ile ilgili sürece (referandum dahil) BREXİT denmişti. Gerçi Türkiye AB üyesi değil; ama yıllardır üyelik amaçlı bir müzakere süreci devam ediyor. “TREXİT” de, Türkiye’nin bu süreçten “çıkışı”, yani açıkçası AB üyeliğinden vazgeçmesi şeklinde anlaşılabilir...
Neden kopuyor?
Cumhurbaşkanı TV röportajında, Britanya’nın AB konusundaki tutumunu takdirle karşıladığını söyledi. Tabii Londra’nın bu kararının kendine göre (hâlâ da tartışılan) nedenleri var. Ankara’nın AB’ye girmeme eğiliminin sebepleri ise çok farklı.
Geçen hafta Antalya’daki bir toplantıya katılan İngiliz Dışişleri Bakanı Boris Johnson, ilginç bir beyanda bulundu. BRETİX’in güçlü savunucusu olan Bakan, Türkiye’nin AB ile ortaklıktan vazgeçmemesini tavsiye etti ve bu ilişkilerin herkesin yararına olduğunu belirtti...
Kuşkusuz Türkiye AB ile ilişkilerinin geleceğini kendi çıkarları doğrultusunda değerlendirecektir. Bu konudaki kararın, Avrupa’daki seçimlerin, Türkiye’deki halk oylamasının heyecanı ve hararetinin etkisiyle değil, soğukkanlılıkla düşünerek ve tartışarak verilmesi gerek.
Nereye kadar?
AB üyeliğinden vazgeçilecekse dahi, bu blokla ve onu oluşturan ülkelerle iyi ilişkilerin ve işbirliğinin devam etmesi, Türkiye’nin yararına olacaktır. Britanya, ayrılma kararını verdiği halde, Birlik ile sıkı bağlarını başka şekilde sürdürmeye çalışıyor.
Türkiye’nin AB yönetimiyle ve Birliğe dahil birtakım ülkelerin hükümetleriyle ciddi uyuşmazlıkları, hatta sürtüşmeleri var. Bugün duyulan düş kırıklığı ve öfkenin yarattığı kriz ve gerginliklerin ilelebet devam etmesi düşünülemez elbet. Dolayısıyla, bu kavga hali fazla uzamamalıdır.
Bu arada AB ülkeleri ve AB yönetimi de Türkiye’yi kaybetmenin anlamını ve sonuçlarını daha vakit kaybetmeden hesaplayıp ona göre davranmalıdır...