Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”

“Allahın sopası yok işte”

“Büyüseydi babasından utanacaktı”

YAŞAMASAK DAHA İYİ...

7 yaşındaki kızını, Sakarya, Karasu’da, geri geri gelen bir otomobilin çarpması sonucu kaybeden bir baba için yazıldı bunlar.

Evladını kaybetmiş bir babayı teselli edecek bir cümle yok ama bunu yazabilenler var bu ülkede.

Hangi inanç, hangi siyasi düşünce, açıklayabilir ki 7 yaşında hayatını kaybetmiş küçücük bir kız çocuğu üzerinden yürütülen bu nefreti?

Evladı Ecrin’i kaybeden Yeni Şafak Gazetesi İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik için yazıldı tüm bu okuduklarınız.

Haberin Devamı

Daha önce de bir başkası, Özgür Mumcu’nun bir twitine “Baban da sıcağı severdi” deyip, Uğur Mumcu’nun havaya uçurulduğu otomobilin fotoğrafıyla yanıt vermişti.

Bir kötülük muhaliflerden, bir kötülük iktidar yanlısından olunca, ödeşmiş olmuyoruz.

Aksine kat ve kat kaybediyoruz.

YAŞAMASAK DAHA İYİ...
Utancımız iki kere artıyor, insan olmak iki kat daha zorlaşıyor.

Ne Almanya seçimleri, ne Kuzey Irak referandumu, ne AB ile ilişkiler, ne de Suriye’de olup bitenler.

Türkiye için asıl ve tek büyük tehlike, insan olduğumuzu bile unutturan bu siyasi düşmanlık.

Böyle yaşayacaksak yaşamasak daha iyi....

KADINLARIN VİCDANI MAÇKA’YA YETER...

Maçka Parkı’nda özel güvenlik görevlisi olarak çalışan birisi, parka gelen bir kadının kıyafetine karışıyor.

Daha vahimi, “Bu kıyafetle parkta dolaşmana izin vermiyorum, göğüslerini açamazsın” diyor ve polis çağırıyor.

Yasa çok açık, özel güvenlik görevlilerinin kimsenin kıyafetine karışma yetkisi yok.

Gelen polisin yetki aşımı yapan özel güvenlik görevlisine müdahale etmesi lazım ama onlar da işlerini yapmıyorlar maalesef.

Oysa aynı gün 15 kilometre kadar uzaktaki manzara bu.

“Şortuma da başörtüme de karışma..”

Resimde gördüğünüz iki genç insanın yaşları birbirine yakın ama aralarındaki tek yakınlık bu tahminen.

Ayrı partilere oy veriyor, başka başka kitaplar okuyor, her ikisi de farklı farklı bir Türkiye hayali kuruyordur.

Ön yargıları da farklıdır muhtemelen...

Biri başörtüsü nedeniyle özel sektörde, diğeri de yaşam tercihleri sebebiyle kamuda iş bulamayacağına inanıyordur.

Haberin Devamı

Ama bunca farklılığa rağmen, ikisi de aynı amaç için, aynı yerde, aynı eylemde, aynı talepte buluştular.

Siz, işçi hakları paydasında buluşabilen sendikalar gördünüz mü hiç?

Göremezsiniz...

Tıpkı yetki aşımında bulunan özel güvenlik görevlisine müdahale eden ve kadınlara “Burası özgür bir ülke, kamu güvenliğini etkilemedikçe isteyen istediğini giyebilir” diyen polis memurları göremeyeceğiniz gibi.

Ama kadınların vicdanı ve birlikte yaşama başarısı, Maçka Parkı’na da yeter tüm ülkeye de...

ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER DAHA ZARARLI...

Fosil yakıtların çevreye verdiği zararı biliyoruz da çare sandığımız gibi elektrikli otomobiller mi acaba?

Çoğu kişi bu soruya evet yanıtını verir ama durum hiç de sandığımız gibi değilmiş.

Kimi otomobil editörleri elektrikli otomobillerin en ünlü markasının bir yılda çevreye verdiği zararı, 100 kilometrede 6 litre fosil yakıt tüketen bir aracın ancak 8 yılda verdiğini söylüyorlar.

Bunu söylerken de elektrikli otomobillerin akü sorununa dikkat çekiyorlar.

Haberin Devamı

Aküler için doğacak lityum ve kobalt ihtiyacı bir yana, akü yapımında açığa çıkan zehirli maddeler, toz ve kardondioksit asıl endişe kaynağı.

Sonra ömrü biten akülerin yaratacağı tehlikeli atık sorunu, bir diğer dert olarak sıralanıyor.

Gemiler, uçaklar ve büyük toplu taşıma araçlarının çevreye verdiği zarar ortada dururken, yaşasın elektrikli otomobiller gezegenimizi kurtaracak diye sevinmek için erken.

Arabası olmayanlar, bu tartışmalardan bana ne diyebilirler...

Elektrikli otomobil ile fosil yakıtlı otomobil arasında tercih yapmak gibi, klimayı 21 derece yerine 24 dereceye ayarlamak da, su ısıtıcının ya da elektrik süpürgesinin en yüksek watt gücüne sahip olanını almamak da, elektrikli aletleri 3A sınıfı aletlere çevirmek ya da enerji tasarrufu yapan ampulleri kullanmak da dünya için büyük fayda aslında...

SITMAYA HAZIR OLUN...

ABD Başkanı Trump hariç palavra diyenler bile artık küresel ısınmanın gerçek olduğunu biliyor.

Sadece meteorolojik şartlardaki değişim ya da susuzluk demek değil küresel ısınma.

Sıtma mikrobu taşıyan sivrisinek türü var ya, ısınma sürdüğü için o sinekler her sene ekvator kuşağının daha da yukarısında yaşamayı başarıyor.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, eğer sıcaklık artışı bu şekilde devam ederse, 2020’li yıllarda Güneydoğu’da sıtma hastalığı görülebilir.

İşin kötüsü şu, insanlar gerçek bilançoyu görüp, önlem almaya başladıklarında dünya için hakikaten çok geç olacak...

BÜYÜKŞEHİR’İ KİM YANILTIYOR?

İstanbul 9 gün arayla çok şiddetli iki yağış aldı, ikinci yağışın dolu şeklinde olması çok ciddi bir hasara yol açtı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerine düşeni tam olarak yaptı ya da yapamadı bu ayrı bir tartışma konusu ama bir konuda fena halde çuvalladı.

Sabah saatlerinde yaşanan ilk yağışın ardından AKOM “Saat 14.00’te yeni bir dalga geliyor” açıklaması yapmıştı.

Sonra bu açıklamanın doğru olmadığı ortaya çıktı.

Son seferinde akşam 18:30 civarlarında başlayan dolu ve şiddetli yağışın ardından da “Gece 03.00’ten itibaren şiddetli yağış bekleniyor” açıklamasını yaptılar.

Sabah hava son derece sakindi, ardından Meteoroloji’den Anadolu Yakası için yağış uyarısı geldi.

İki kriz, iki doğru çıkmayan yeni yağış dalgası uyarısı.

Hem Büyükşehir hem de insanlar o kadar dertle uğraşırken, bizi durmadan paniğe sevk edecek tahminleri kim yapıyor acaba?

Bu gidişle Büyükşehir uyarıları “Yalancı Çoban” muamelesi görecek ve gerçek bir uyarı ciddiye alınmayacak.