2019 bütçesi üzerine CHP adına konuşan Abdüllatif Şener’in 35 dakikalık konuşmasında 55 kere “ben” demesi üzerinde duruyor herkes.
Sürpriz değil ki bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Başbakan olmasını ben sağladım, siyaseti bilmiyordu” diyebilen birisi Abdüllatif Şener.
Şener’in “Ben” lafını kullanma alışkanlığından çok daha büyük bir sorun var ortada.
Sosyal demokrat bir parti, nasıl olur da, neo-liberal politikaların “başarılı” uygulayıcısı olan kişiyi konuşturur bütçe adına?
AK Parti’den ayrılmadan hemen önce Haberturk Tv’de Basın Kulübü programında bir sürü soru sormuştum Abdüllatif Şener’e.
O gecenin sonunda siyasette çok uzun soluklu olmayacağı düşüncesi yer etmişti kafamda ama yanılmışım fena halde.
Abdüllatif Şener, bir zamanlar, AK Parti rozetiyle, Kemal Derviş’in “cari açık ve kura müdahale şart” önerilerini anlamsız buluyordu.
Şimdi CHP rozetiyle Kemal Derviş’in cümlelerine benzer cümleler kuruyor.
Bakan olur olmaz, Madımak katliamı sanıklarını cezaevinde ziyaret eden birisi olsa da, AK Parti içinde olduğu dönemde Deniz Baykal’ın Sezer’den sonra görmek istediği Cumhurbaşkanı adayıydı Şener.
Başarı değil de, ne ki bu?
Sadece bununla sınırlı değil Abdüllatif Şener’in başarıları...
Mesela şimdi siyasette akraba kayırmacılığına en karşı isimlerden birisi gibi duruyor ama Özelleştirme İdaresi’nin kendisine bağlı olduğu dönemde ağabeyini Erdemir Başkanvekili olarak atamıştı.
FETÖ üzerine cümleler kuruyor ya Abdüllatif Şener, parti kurma çalışmaları sırasında, davet edilmediği bir Abant toplantısında, konuşmacı olma talebinin nasıl geri çevrildiğine dair haberlerle dolu arşivler.
Kurduğu partiyi bırakıp, memleketinden bağımsız aday olarak seçime girdiğinde sadece yüzde 4.6 oy alabilmişti Abdüllatif Şener.
Şimdi “CHP benimle oy patlaması yaptı” diyor ya, Konya’da CHP’nin 2015’te 9.74 olan oy oranı, 9,67’ye geriledi 2018 seçimlerinde.
Siyasette uzun soluklu olmaz sanıyordum Abdüllatif Şener’i, CHP’nin sağ sevdasını unutmuşum, fena halde yanılmışım...
SAHİBİNDEN DEVREN TERÖR ÖRGÜTÜ
Terör örgütünün tüm propaganda kaynaklarında Trump’ın Suriye’den çekilme kararı sonrası yazılanları taradım. Ortaya oldukça ilginç bir görüntü çıktı.
-Terör örgütü, “Trump başka konularda geri adım atmıştı, yine geri adım atabilir, Washington’da dostlarımız var halen” havasında.
-YPG “IŞİD’li esirleri serbest bırakırız ha” dışında bir açıklama yapmadı ancak eski yönetici Salih Müslim, “Keşke Şam yönetimiyle buluşsak, biz bağımsız devlet fikrinden vazgeçtik, yemin ederim” tadında cümleler kuruyor.
-Aynı analiz yazısında, bir paragrafta ABD zaten çekilmez deniliyor bir başka paragrafta Suriye’de Suudi Arabistan ve Mısır da var deniliyor ve son paragrafta da Rusya ile İran da Türkiye’ye izin vermez diye yazı noktalanıyor.
-Belli ki, son ABD askeri Suriye’den çıkıncaya kadar Washington’a karşı açıktan açığa bir tavır almayacak terör örgütü. Bu sırada da Şam’a ve Moskova’ya da mavi boncuk dağıtacak.
-Bunlar da işe yaramazsa sahibinden devren terör örgütü diye ilan verirler artık...
BAK ŞU İNGİLİZ ZEKASINA...
İngilizler hakikaten acayip bir millet.
BBC Future Dergisi, hangi ay hangi işi yapmalı diye bir makale yayınladı.
Makaleye göre kış mevsiminde hasta sayısı yoğunluğundan, Temmuz ve Ağustos’ta daha çok yeni göreve başlayan hekimler hastanelerde olduğundan, ilk baharda da planlı ameliyat sayılarının çokluğundan dolayı, Haziran ayını hastaneye gitmek için en doğru ay olarak belirlemişler.
Bu kadar hesaba insan vücudu uyar mı bilemem ama hastane zamanı hesabını ilk kez gördüm.