İslam öncesi dönemin en önemli pazar yerlerinden birinin adı aslında Okaz.
Biz operasyon aracı halini biliyoruz.
Geçen hafta Türkiye’de yeni darbe zamanının geldiğini yazdı bu Suud gazetesi.
Haziran’da terör örgütü PKK’nın tepe isimlerinden Bahoz Erdal ile röportaj yapmışlardı.
Aralık 2017’de, bir başka terörist, Rıza Altun’u “PKK Dışişleri Bakanı” diye anons edenler de bunlardı.
Bağımsızlık referandumu zamanı Barzani’nin peşinden ayrılmadılar, Suud bir bakanın Rakka’da ABD’li Özel Temsilci ile ziyaretini sadece Okaz takip etmişti.
Medine kahramanı Fahrettin Paşa’ya “hırsız” diyen de Ankara’nın, Ecyad Kalesi yıkılmasın ricası döneminde “Tarih bilinci hakkında en son konuşacak ülke Türkiye’dir” diye yazan da yine bunlar.
Peki kim bu adamlar, kimin sesi olarak konuşuyorlar?..
2003’te, zamanın kralının kızı, Prenses Fahda bint Suud,İsrail ve ABD’yi yerden yere vuran bir yazı kaleme almıştı Okaz’da.
Bugünlerde İsrail ve ABD ile ittifakı savunuyorlar zira, şimdi de bir sonraki kral, Prens Selman’a yakınlar.
Okaz’ın tasmasının ucu Washington’ın elinde ya, o yüzden ne yazdıklarına, çektikleri operasyona, çok dikkat etmek lazım bunların..
FACEBOOK HESABINI MI SEVİYORSUN TÜRKİYE’Yİ Mİ?
Facebook, ABD’li bir üye üzerinden 25,91, Avrupa’daki bir üye üzerinden 8.76 ve dünyanın geri kalanındaki her bir üye üzerinden de 1,91 dolar gelir elde ediyor.
Temmuz’da üye sayısındaki büyüme hızı yavaşladığı için hisse senetleri yüzde 20 düştü, şirketin piyasa değeri 123 milyar dolar azaldı.
Türkiye’de 51 milyon Facebook ve 33 milyon Instangram ve 29,5 milyon Twitter kullanıcısı var.
Facebook’ta en büyük 9. ülke Türkiye. Twitter toplam kullanıcı sayısının yaklaşık yüzde 10’unu yine Türkler oluşturuyor.
Olmaz ama bu hesaplar aynı gün kapatılsa ABD borsası teknoloji şirketleri endeksi çöker, büyük bir ekonomik sıkıntı çıkar.
Sağda solda, telefon kırmak ya da elçilik binasını kurşunlamaktan çok daha ağır bir yaptırım olur bu.
Devir, Türkiye’yi duygumuzla değil aklımızla sevme devri...
CEM YILMAZ OLSA DA DALGA GEÇSE...
Bu fotoğrafı gördüğüm ilk an aklıma gelen cümle “Böyle bir kareyle ne dalga geçerdi ama gerçek Cem Yılmaz olsa”
Öğleden sonra anlaşıldı ki, korumalar Cem Yılmaz’ın değil mekanın korumaları ve çifti diğer insanların selfie taleplerinden “koruma” amacıyla yollanmışlar.
Ünlülerle fotoğraf çektirmek gibi yaygın bir hastalığımız olduğu doğru da, ortaya çıkan bu kare Cem Yılmaz’ı korumaktan ziyade ona zarar veren bir kare oldu.
Biz, bakmayı okumaktan daha çok severiz, fotoğrafın tatsız halini çok kişi gördü, Cem Yılmaz’ın açıklamasını aynı sayıda kişi okumamıştır.
Aslında tek bir koruma, ilk birkaç talebi geri çevirdikten sonra diğer insanların gelme iştahı zaten kaybolurdu.
Cem Yılmaz, yazılıp, çizilenlerle ilgili “bir nefret ettirme çabası” olduğunu yazdı.
Halkın kendisine yakın bulduğu bir adamdır Cem Yılmaz, en azından korumaların bir çocuğu gözünü ışık tutarak uzaklaştırmaya çalıştığı anda “ne halt ediyorsunuz siz” demesini beklemek de anormal olmasa gerek.