En iyi olduğumuz 2014 senesinde Türkiye’ye toplam 36.8 milyon turist geldi. Bu sayının içinde bavul turizmi için gelip gidenler de var, çalışma izni olmadan ev işi yapmaya gelenler de...
Başka bir örnek Almanya’dan... Berlin’den İstanbul’a uçmakla, Venedik’e uçmak arasında sadece 11 dolar fiyat farkı var. Üstelik nereden uçarsanız uçun, Venedik’te İstanbul’daki bir otelin tuvaletinden biraz daha büyük bir odaya iki katına yakın para ödüyorsunuz.
İşini tutkuyla yapmak
Yıllar önce bir bebek hemşiresi görmüştüm, serum takacağı ya da kan alacağı çocuklarla, onların seyrettiği çizgi filmler ve sevdiği karakterler hakkında sohbet ederek işe başlıyor ve o esnada kimseyi ağlatmadan işini yapıyordu. İnsan etkisi diyoruz biz buna.... Dünyanın en güzel hastane binasını yap, içine en son teknoloji ürünü cihazları koy fark etmez, sonuçta önemli olan insandır.
Cuma akşam saatlerinde İstanbul’dan Venedik’e uçtum THY ile. Sıradan bir yolculuktu, bir sürü uçuş gibi aklımda kalan bir yanı olmadı. Pazar gecesi de Bologna’dan İstanbul’a uçtum tekrar, ömrümde yaşadığım en iyi yolculuk deneyimlerinden biriydi. Aynı şirket, aynı anonslar, aynı büyüklükte iki uçak, hemen hemen aynı sayıda yolcu ama farklı kabin ekibi sayesinde hissettiğim bambaşka bir deneyim...
Gidiş tecrübem, bana hangi şirketle gitsem fark etmez dedirtti, dönüş ise mutlaka THY ile uçmalısın dedirtti. İşte insan farkı, işte işini tutkuyla yapanların bir şirkete katabileceklerini anlamak adına harika bir örnek...
Proje ne getirir ne götürür?
Yeni bir emlak satın almayı düşünmüyorum ama son altı aydır Milliyet Emlak’ta fazlasıyla vakit geçiriyorum. Deli değilim, sadece olan biteni anlamaya çalışan bir vatandaş olarak yapıyorum bunu. Belirli aralıklarla siteyi ve aynı merkezleri kontrol ettiğimde hem emlak sektöründe satış hızını görüyorum, hem de her projenin emlak sektörüne kattıklarını anlıyorum. Neredeyse her daire artık yakınındaki bir proje, toplu ulaşım ya da Bilişim Vadisi gibi özellikleri tanıtılarak satışa çıkıyor. Eskiden güney cephe daireler önemli olurdu, şimdi büyük projelere yakın olmak önemli hale geldi.
Venedik Festivali’nin en önemli özelliği maskeler...
3 euro’ya satılan maskeler de var, bin euro’ya satılanlar da...
Aslında maskeler bir bütünün parçaları olarak düşünülmeli. Mesela Bauta düz beyaz bir yüzdür, kostüm ve kafası tüylü beyaz şapkayla tamamlanır. Moretta tipi maskeler, düz değildir; üzerinde renkler ve desenler vardır, farklı kostümlerle giyilebilir. Gnaga’ysa kedi yüzünü temsil eden ve kadınların taktığı bir maske türüdür. Her neyse resimde iki kız çocuğuyla gördüğünüz kişi NTV ekranlarından tanıdığınız Seda Öğretir. Kızlar isteyince çaresiz maskeyi taktı, sonra da bir sürü Japon turist Seda’yla fotoğraf çektirmek için sıraya girdi.
Biz İstanbul’a kötü davranmaya devam edelim
Arnavutköy’de çöp yığınlarından denizi görmek imkansız, Venedik’te kanalları temiz tutmayı başarıyor, çöp atmıyorlar.
Sokaklarda sanat, sanatçı ve her türlü görsel şölen var ama kimse fotoğraf çektirmek için para falan istemiyor. Biz de bırak fotoğraf çekmeyi seyyar satıcılar yüzünden turist rahat yürüyemiyor bile....
Sabahın saat 05.00’inde sokaklarda tek başına yürüyen, işe giden, bir sürü kadın gördüm. İstanbul’da Bağdat Caddesi paralelinde gece sokakta yürüyen bir genç kız tecavüze uğradığında “O saatte dışarıda ne işi varmış?” diyenler çıkmıştı, hatırladınız mı?
Sabahın saat 05.30’unda hem de festival zamanında yeni evlenmiş bir çift, San Marco Meydanı’nda fotoğraf çekimine gelmişti. Yaklaşık bir saat poz verdiler. Kimse de çıkıp “Yasak” demedi. Bazen şehirleri ve mekanları daha ulaşılabilir kılmak gerek...