- Atatürk doğmadan 3 yıl önce, İskoçya’da denizde indirildi Bandırma Vapuru. O tarihte Torocardeto diye geçiyordu geminin adı.
- Atatürk iki yaşına geldiğinde Yunanlı bir armatöre satıldı Bandırma Vapuru. Adı Kymi olarak değiştirildi.
- Atatürk 10 yaşında geldiğinde battı denecek kadar büyük bir yara aldı Bandırma Vapuru, sonra tekrar yüzdürüldü.
- Atatürk 21 yaşına geldiğinde Osmanlı idaresine geçti Bandırma Vapuru. Adı Panderma oldu.
- Atatürk’ün Trablus cephesinden Balkan savaşı cephesine koştuğu 1912 yılında Erdek açıklarında kayalıklara çarptı Bandırma Vapuru, yine ağır hasar aldı.
- Atatürk’ün Çanakkale’de İngiliz ve Anzakları durdurduğu Mayıs 1915’te Bandırma Vapuru posta idaresi için çalışıyordu… Tarihin cilvesi işte, 19 Mayıs 1915’te Çanakkale Boğazı’nı geçen İngiliz E-11 denizaltısı tarafından Şarköy açıklarında saldırıya uğradı ama yara almadı.
- 19 Mayıs 1919’da, Yani 100 yıl bir gün önce, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını taşıyan geminin hikâyesi bu. Tam 2 kere, batan, batma tehlikesi geçiren bir gemi, gün geldi bir ülkenin kurtuluşunun sembolü oldu...
YUNANİSTAN KADAR OLAMADIK...
- 18 Mart 1915, Çanakkale Deniz Savaşı’nın kaderini değiştiren mayın gemi Nusrat, 1962’de özel sektöre satıldı. 1990’da Mersin Limanı’ndan çıkarken battı. 1999’da denizden çıkarıldı. Sadece omurgası orijinal kalan gemi şu an Tarsus’ta müze olarak hizmet veriyor.
- Bandırma Vapuru daha da şansızdı. Gemi 1925’te arıza büyük bir arıza yaptı, Balat’taki bir gemi söküm firmasına hurda fiyatına satıldı ve tahminen jilet oldu.
- 1909’da Osmanlı’ya teklif edilen ama devletin parası olamadığı için alamadığı bir de zırhlı savaş gemisi var. Rum kökenli bir Osmanlı vatandaşının adının konulması şartıyla Yunanistan’ın satın almasına yardım ettiği Averof zırhlısı, Balkan savaşı sırasında Çanakkale Boğazı’nı ablukaya almış, Ege Adaları’nın Yunanistan’a geçiş sürecinde etkin rol oynamıştı. Yunanistan, Averof zırhlısını “müze gemi” yaptı, biz Nusrat ve Bandırma Vapuru’nu yok ettik...
“İnsanlar bir ineği kestikleri zaman sadece yüzde 40’ını tüketiyorlar.
Buna karşın, böceklerin yüzde 100’ü tüketiliyor.”
Dünyada 2013’ten beri devam eden böcek yemek, Afrika ve gelişmiş dünyanın et tüketimi için alternatif olabilir kampanyası yürütülüyor.
Kampanyanın savunucuları dünya üzerinde halen 2 milyar kişinin böcekle beslendiğini buna da entomofagi dendiğini anlatıyor durmadan.
İyi de bir de binlerce yılda oturmuş alışkanlıklar var.
BBC’nin konuya dair haberinde, İngiltere’den birilerinin “Karamelize kurtlar çok lezzetli” dediğini görünce, korkuya kapıldım. Böcek yerine hiç et yememek seçeneği üzerinde duralım o zaman...
KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİ DE...
“Köylü milletin efendisidir” demişti ya Mustafa Kemal Atatürk, çoğu kere olduğu gibi sözü ezbere biliyor ama içini doldurmuyoruz.
Dünyada en fazla turunçgil üreten ülkeler arasında biz 9’uncu sıradayız İspanya 6’ıncı sırada.
Onlar dünya ihracatının yüzde 30’unu elinde tutuyorlar biz sadece yüzde 7’sini.
Tam 300 ayrı bitkiye bulaşabilen Akdeniz sineği var mesela, başımızın belası.
İspanya bilimi kullanıyor, iyonize radyasyon ile kısırlaştırılmış Akdeniz sineklerini doğaya salıp, üremenin önüne geçiyor.
Aydın civarında, gazlı içecek şişesine delik açıp, içine kesme şeker atarak ya da Mersin’de görece pahalı olan tuzaklarla mücadele etmeye çalışıyoruz bu zararlıyla.
Bilim desteği vermediğimiz köylüler, az mahsul alıp, zarar ettiği için şehre taşınınca da, herkes İstanbul’da oturmak zorunda mı diye mırıldanıyoruz.
Ama lafa gelince “Köylü milletin efendisi” demişti Atatürk diye nutuk atmayı iyi biliyoruz...