Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünyada, tahmin ettiğimizden çok daha fazla insan yeni yerler kadar yeni tatları da keşfetmek için yolculuk yapar. Yaygın turizm alışkanlıklarından birisi de tatile çıkan insanların normalden daha fazla para harcamalarıdır.

Biz yıllardır, turist sayısına bakıyoruz öncelikle. Oysa doğru olan turist başına yapılan harcamadır. Gelen turistlere ithal moda ürünlerini satarak sadece aracı olabiliriz; oysa kendimize dair sattıklarımızdan gerçekten para kazanırız. İşte bu noktada gastronomi son derece önemli bir alan. Dünyada birçok turist yolculuğa çıkmadan önce, çeşitli seyahat sitelerine bakar ama gastronomi turistleri mutlaka gittikleri ülkede Michelin yıldızlı restoran olup olmadığına da dikkat eder.

Yunanistan’da 19 tane var bu restoranlardan, Malta’da dört, Hong Kong’da tam 253 tane var. Ufacık Dubrovnik’te 10, İstanbul ile mukayese edilmeyecek Barselona’da ise tam 130 restoran bulunuyor. Peki, hem lezzet hem de hizmetiyle dünya standartlarının üzerinde mekanları olan İstanbul, neden listeye giremiyor?

Burada listeyi hazırlayanların kararı var. Orta Doğu, Rusya ve Hindistan’ı nedense bu listeye dahil etmiyorlar. Türkiye özellikle de İstanbul, nüfusu ve turizm potansiyeliyle bu listede olmalı. Gerekirse bunun için lobi de yapılmalı. 100 dolar harcayacak bin turist peşinde koşmak yerine, bin dolar harcayacak 100 turist ağırlama hedefi için gastronomi turizmine ağırlık vermek zorundayız.

Haberin Devamı

Elektronik sigara ve Türk Toraks Derneği

Yazarlık hayatım boyunca o gün çıkan bir yazıma sabahın 09.14’ünde ilk kez cevap aldım. Elektronik sigarayla ilgili İngiltere’de yapılan son araştırmayı yazmış ve topu Türk Toraks Derneği’ne atmıştım. Gelen cevap e-postasında son araştırma özelinde bir yanıt yok. Genel olarak elektronik sigaranın zararlarından söz ediliyor metinde ve tüm itirazlar çok haklı. Ancak Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı ile konuşunca tablo netleşti. Belli ki sigara sektörünün kurdurduğu bir vakıf var karşımızda ve hepimize lobi tuzağı kuruyorlar.

Haberin Devamı

Aşk Çorbası

Posta kutumu bir görseniz, ağlarsınız... Belli ki, herkes aşk üzerinden pazarlama çalışmasında. Aşk adı karıştırılmış tencere, tava, mobilya, epilasyon cihazı, otel, restoran, kitap, içecek, pasta, takı ve daha aklınıza gelebilecek her ürünün basın bülteni geldi. Kusura bakmayın; bunların tamamı, doğru yerde ve içten gelerek okunmuş iki mısradan da, bir demet çiçekten de daha kıymetli değil. Pazarlamaya ve piyasanın hareketlenmesine evet ama gelmeyen bir aşk çorbası tanıtımı kaldı, haberiniz ola...

HAFTANIN GARİP İŞLERİ

- Seda Sayan kirasını alamadığı için Şamdan’ı tahliye ettirince anlamsız bir tartışma başladı. Birincisi Seda Sayan’ın Şamdan’ı yaşatmak gibi bir sorumluluğu yok. Markayı yaşatma görevi aslında markanın sahiplerine aittir. Kaldı ki, mülk sahibi başkası olsa bu tartışmalar olmayacaktı.

-Konuşmayacağım” diyen Asena’nın ilk kez konuştu denilen ve aslında yine konuşmadığı röportajı da bana çok doğru gelmedi. Paraya önem vermediği konusunda mesaj vermek istiyorsa, bunu boşanırken maddi talepte bulunmadığını söyleyen bir açıklamayla

GASTRONOMİ TURİZMİ VE YILDIZ İHTİYACI
yapabilirdi. Eş dost ile röportaj, yapana da röportaj verene de zarar verir her zaman.

Haberin Devamı

- Okullarda ikinci yarıyılın başladığı gün, medya olarak yine trafik etkisini konuştuk. Oysa servislerin güvenliğinden tutun da eğitim ve öğretimin içeriğine kadar daha önemli başlıklarımız olması gerekiyordu. Eylülde önermiştim bir kez daha önereyim; çocuğunuzun bindiği servisi bir gün okula kadar takip edin. Ben ettiğimde, ters yola girmek dahil tek bir seferde beş ayrı kural ihlali tespit etmiş, görselini de almıştım. Başka benzer şikayetler gelince şoförü değiştirdi servis şirketi...

- Evlilik programları tartışması yine alevlendi, bu tarz programlara dair eleştiride bulunan Esra Erol da “Yapma o zaman” diye hedef tahtasına kondu. Nedense meseleyi Esra Erol’un program yapıp yapmasına indirgemeye çalışıyoruz. Oysa toplumun genelinde evlilik kurumu uzun zamandır ekran dışında da maddi güvenceler üzerinden konuşuluyor mu? Kaldı ki, evlilik programlarındaki en büyük sıkıntı sahte işler ve olmayacak suçlamaların ortalıkta dolaşıyor olması...

YUH BABALARI....

- Bu ülkede babalar var; beraber olduğu kadına aşkı bitince ya da hevesi geçince, çocuğuna olan sevgisi de bitiyor. Yuh olsun size.

- Bu ülkede babalar var; çocuğuna ödeyeceği nafaka üzerinden, kızdığı, ayrıldığı eşini cezalandırmayı tercih eden adamlar onlar. Yuh olsun size.

- Bu ülkede babalar var; boşanırken çocuğuna daha az nafaka ödemek için, evrakta sahtecilik yapmaktan yargılandı. Aralarında oldukça ünlü isimler de var. Size de yuh olsun.

- Bu ülkede babalar var; düzenli olmasa da çocuğunu aldığı cumartesi-pazar günleri onu babaanne ya da dadıya teslim eden, sadece 1-2 saat gören adamlar onlar... Elbette size de yuh.

- Bu ülkede babalar var; aynı evde yaşadığı çocuğuyla iki saat oyun oynamamış, oturup birlikte bir kitap okumamış adamlar onlar. Sadece para harcayarak baba olacağını zannettikleri için onlara da kocaman bir yuh demek gerek.

- Bir de bu ülkede bir baba olduğunu öğrendik çarşamba günü. Nafaka vermemek adına çocuğunun soyadı dahil tüm haklarından feragat eden biri. Yuh sözü bile övgü olur bu adama.

YÜREKLİ ANNELER

- Ünlü ama zengin olmayan bir gazetecinin eşi, okumuş ve okuduklarını anlamış bir kadındı. Günün birinde kocasını kaybetti. Çocukları okullarını bitirsin, evde yemek pişsin diye sekreter, bulaşıkçı ve gişe görevlisi olarak çalıştı.

- Tanıdığım bir başka kadın daha var, bir zamanlar şiddet gördüğü kocası 100 TL civarındaki nafakayı dahi ödememişti çok uzun süre. “İcraya ver”diyen çevresine, “Ben parayı kazanırım ama çocuğumun babasını görerek büyümesi lazım” diyordu. Adam çocuğunu ayda bir ya görüyor ya görmüyordu. Asıl işi dışında akşamları çocuğunu uyuttuktan sonra çeviri yaparak direndi o kadın.

- Bir başka kadın daha tanıyorum; 30’lu yaşlarının ortasında boşandı ve iki çocuğuyla beraber bir süre babaevine sığındı. Çevresi, “Evlendirelim seni” dedi, “Çocuklarımı üvey babayla büyütmem” dedi. Önce makyaj kursuna gitti sonra lazer, vesaire... Şimdi bir güzellik merkezinde çalışıyor. Çocuklar büyüdükçe masrafları artıyor. O yüzden, her gün tek araç kullanmak için otobüsten inince 50 dakika kadar yürüyor iş yerine. Yorgun ama gururlu bir anne o.

- Ofiste, ailede, televizyonda seyrettiğiniz ya da aynı otobüse bindiğiniz kadınlar içinde de vardır mutlaka yürekli anneler. Yürekli her anne aslında bir babanın eksiğini kapatma savaşı veriyordur. Bazen madden, bazen manen ve en çok da hem madden hem de manen bir eksiği kapatıyordur. Kocaman bir alkış hepinize.