Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Venedik Karnavalı, 2019 yılında 24 Şubat-5 Mart tarihleri arasında yapılacak. Adamlar o kadar organize ki, gelecek yılların takvimini açıklayıp, bugünden uçak bileti satıp, otel rezervasyonu alıyorlar. Festival zamanı normal bir otel odasının fiyatı 3-4 katına çıkıyor üstelik.

BİR FESTİVALİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN
Dünyanın en iyi 15 karnavalı listesinde; Belçika, İngiltere ve Yunanistan’dan birer, İspanya ve İtalya’dan üçer festival var. Almanlar’ın çoğumuzun bildiği Oktober Fest’i ya da şu an devam eden Nice Festivali gibi listeye girmeyenler de var. Filipinler’de Sıcak Hava Balonu Festivali var bugünlerde, Ürgüp’ten de baloncular gitti oraya. İstanbul’un sanat ve alışveriş festivalleri var ama turist çekecek, eğlence festivali yok. Alaçatı’nın Ot Festivali, üçüncü yılında aldı başını gitti, daha da gidecek gibi. Adana’da da Rakı Festivali diye bir hareketlilik başlıyordu, ona da bürokrasi müdahale etti. Keşke, Haliç sadece şirketlerin katıldığı kürek yarışı yerine, Oxford ve Cambridge takımlarının asırlık rekabetine ev sahipliği yapsa. Zaman içerisinde o yarışa diğer üniversiteler ve eğlenceler eklense, bir festivale dönse... Adalar’da yatak sıkıntısı olmasına rağmen mimoza çiçeklerinin açtığı zaman festival haline getirilse... Ya da Boğaz’ın erguvan zamanını ıskalamasak... Dünyanın en güzel şehrinde bu tür işler yapmayı neden beceremiyoruz biz?

Haberin Devamı

“CEM YILMAZ FİLM YAPMASIN”

BİR FESTİVALİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN
Bir oyuncu tıpkı seyirci gibi, bir filmi ya da bir yönetmeni beğenmeyebilir ve istediği projede yer almamayı tercih edebilir. Mesela Zafer Algöz dedi ki, “İsterse

17 milyon gişe yapsın, ‘Recep İvedik’ filminde rol almam.” Bir başka isim, Erkan Petekkaya, çıktı dedi ki “Cem Yılmaz film yapmasın!”

Aradaki farkı görüyor musunuz? Biri beğenmediği şeyi söylüyor ve kendisini o noktada konumlandırmıyor. Diğeri beğenmediği şeyi toptan ortadan kaldırma çabasına giriyor.

Varsayalım ki, Erkan Petekkaya sona yaklaşan ‘Paramparça’ dizisinden sonraki dönem için dikkat çekici açıklama yapma ihtiyacı duydu. Yine varsayalım ki, Zafer Algöz de yeni çıkan kitabı adına ‘Recep İvedik’ cümleleri kurdu. Amaç aynı olsa bile, ortaya çıkan görüntü o kadar farklı ki...

Haberin Devamı

14 Şubat itirazlarım

Sıradan bir günde, sevgiliye alınan bir demet çiçek, önceden kodlanmış 14 Şubat çiçeğinden daha kıymetlidir.

BİR FESTİVALİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN
Evli olanların sevgili tanımlamasına kendilerini dahil etmediği bir ülkede yaşıyoruz. Oysa daha öte bir tanımlama var mı?

Herkeste olan “Yılbaşında en çok ben eğlenmeliyim” zorlamasının bir benzeri de 14 Şubat için geçerli hale gelmeye başladı, sıkıcı bu.

Herkesin bayram sofralarında buluştuğu sabahlar yalnız insanlar için dayanılmaz olur, ya ev temizliğine girişilir ya da erken saatte AVM’ye gidilir ya, Sevgililir Günü de yalnız olan insanların canını yakmaya başladı.

Yıllar önce romantik aşk şarkıları çalan bir radyoda, programcının “Çok şükür 14 Şubat geldi” anonsunu duymuştum. Abartı her zaman rahatsız eder.

DERS OLDU

BİR FESTİVALİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN
Bize söylenen neydi:

Şamdan, geçen hazirandan beri kira ödemiyor ve Seda Sayan da bu yüzden dükkanı tahliye etti.

Bu bilgi doğru mu, doğru. Gazetelerde çıkan haberleri değil Seda Sayan’ın avukatının açıklamalarını okumuş, hatta kontratta dolar kurunun mevcut değerinden daha düşük olduğu vurgusu da dikkatimi çekmişti. Ardından da Şamdan’ı yaşatmak Seda Sayan’ın değil, sahibi Mehmet Tuna’nın işi diye yazmıştım. Cumartesi günü Hıncal (Uluç) abiden bir uyarı mesajı aldım. Mesajın yazısı Şamdan konusuydu ama içeriği bana dair tavsiyeler içeren bir eleştiriydi. Eleştiri insanı zenginleştirir ya, hastanede olan Mehmet Tuna’yı bunun için aramak istemedim ve konuya dair çıkan tüm haberleri tekrar taradım. Sonunda ne buldum biliyor musunuz? Mehmet Tuna’nın tahliyeden daha önce Seda Sayan’a mevcut kiranın iki katına kadar bir kira ödeme teklifinde bulunduğunu, başka seçenekler de sunduğunu...

Haberin Devamı

Ne rakam, ne de seçenekler kabul görmemiş. İnsanı üzen şey, Seda Sayan’ın avukatının açıklamasında, altı aydır kira ödemeyen, emsallerinden daha ucuza kiralanmış bir mekanın tahliyesinden ve haklılıktan söz ediliyor. Gerçekte olan şeyse, kirasını zamanında ödeyebilmiş olsa bile Şamdan’ın kapı dışarı edilecek olduğu. Bu da bana ders oldu...

“Eski Türkiye gibi”

BİR FESTİVALİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN
Show Radyo’da Zeki Kayhan Coşkun’un, ‘Zekirdek’ programını dinliyordum geçen gün. Karadağ’da yaşayan bir hanımefendi bağlandı programa. Önce çektikleri memleket hasretini sonra da yaşadıkları yerin doğal güzelliklerini anlattı. Ardından oradaki sağlık sistemini sordu Zeki. Önce durdu, ne diyeceğini bilemedi sonra da, “20 yıl önceki Türkiye’deki devlet hastaneleri gibi” cevabı geldi. Bu yanıt ve bu algı siyasetin, hem iktidar hem de muhalefet kanadı için önemli bir veri. Keşke eğitim sistemini de hastaneler kadar konuşuyor olsak...

Gazeteciler ve sosyal medya

Washington Post, Los Angeles Times, Sky News, BBC. Dünyada hemen herkesin adını bildiği bu yayın kuruluşlarının ortak bir noktası var. Hepsinin çalışanlarına yönelik sosyal medya kılavuzları var. Bunların içinde en sert olanı Washington Post’un hazırladığı kılavuz: “Editör ve muhabirler, siyasi olarak görülebilecek görüşleri ifade etmemeli, açık platformlarda taraf tutmamalıdır.”

Gazete bu kararı okur temsilcisine gelen, 30 bin civarındaki taraflı haber eleştirisinden sonra almış. BBC’de sadece taraf olmak değil, kurumla paylaşılmamış bir haberin, sosyal medyada yayınlanması da yasak. Los Angeles Times, işi biraz daha ileri götürmüş ve çalışanlarının özel paylaşımlarında kurumlarını utandıracak şeyler yapmamalarını şart koşmuş.