TRUMP NE DİYECEK:
ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye en azından Türkiye’nin Suriye’de özellikle de YPG denetimindeki bölgelerde tek başına bir askeri harekata girişmemesini sağlamak amacıyla girecek.
ABD’nin en büyük endişesi, Türkiye’nin YPG bölgelerinde tek başına girişeceği bir askeri harekatın Rakka Operasyonu’nu fiilen engellemesi. YPG’nin “Böyle bir durumda Rakka’yı bırakır, kendi alanlarımızı savunmaya geçeriz” tehdidi Pentagon’u fazlasıyla endişelendirmişe benziyor.
Adaylık sürecinde “Erdoğan ile Kürtleri barıştıracağım” diyen Trump, tıpkı Meksika Duvarı örneğinde olduğu gibi reel politikayı yeni yeni öğreniyor. Tahminen “çözüm sürecine dönülse daha iyi olur” tarzı cümleler kuracaktır. Ancak fazla ısrarcı olmaz, zira Ankara’daki ABD Büyükelçiliği de Türkiye’deki genel havaya dair bilgileri mutlaka aktarmıştır.
ABD, YPG’ye verdiği silah desteğini “Öncelikli hedefimiz IŞİD’in mağlup edilmesi” olarak açıklamaya çalışıyor. Kuvvetle muhtemel görüşmede Rakka’nın kurtarılmasının ardından bölgenin tekrar Arap nüfusa bırakılacağı, Suriye’nin yeniden imarı çerçevesinde Türkiye’ye önemli roller düşeceği gibi vaatler masaya konacak. Düşük bir ihtimal olsa dahi, YPG’ye verilen silahların Rakka Operasyonu ardından geri alınması seçeneği de görüşmede dile getirilebilir.
Diplomaside ABD’nin en yakın ortağı olan İngilizlere göre Trump, Ankara’nın öfkesini yatıştırmak adına, PKK’ya dair daha fazla istihbarat paylaşımı ve PKK’nın terör eylemleri için Avrupa’dan sağladığı finansmana yönelik ek önlemler de sunabilir.
Beyaz Saray görüşme öncesi ve sonrası açıklamalarda Türkiye’nin önemine birden çok kere vurgu yapacak. Rakka Operasyonu için birlikte çalışma seçeneğinin hâlâ masada olduğunu söyleyecek. ABD medyasına sızdırılacak haberlerde de “Biz Ankara’ya, siz de operasyona katılın dedik ama onlar YPG ile aynı harekatta olmak istemiyorlar” mesajı verilecek.
Hem ABD hem de İngiliz medyasına göre, Gülen’in iadesi de görüşmede ele alınacak konulardan birisi olacak. Trump’ın ABD yargısından şikayet etmek için bahaneleri var ama genel beklenti Trump’ın bu konuda elinden geleni yapacağını söylemesi.
ERDOĞAN’IN KARTLARI...
Cumhur-başkanı Erdoğan, görüşmeye YPG’ye verilen silahlarının terör örgütü PKK’nın envanterine girdiği bilgisi ve Türkiye sınırları içerisinde ele geçirilen Rus füzesinin kanıtlarıyla girecek. Ana hedef, YPG’nin Rakka Operasyo-nu’nundan dışlanmasını sağlamak.
Trump, ABD’ye başkan seçildi ama yönetim halen tam olarak elinde değil. Hem Obama zamanından kalan hem de Türkiye’ye sorunlu bakışları bilinen Neo-Con kökenli askeri bürokrasi, 6 aylık ABD Başkanı’nı yanıltmış olabilir mi? Egosu şiş bir adam olsa da Trump, mutlaka dinleyecek ve kendisine sunulan fotoğraf ne kadar doğru anlamaya çalışacaktır.
Kuzey Irak özellikle de Şengal Dağı’ndaki PKK varlığı da Erdoğan’ın elindeki kartlardan biri olacak. ABD, terör örgütleri listesine aldığı PKK’nın Şengal Dağı’ndaki varlığından en azından sözlü olarak rahatsız. Bunun aksini gösterecek her delil Ankara’nın elini kuvvetlendirecek. Suriye’de ABD’nin sözünden çıkmayan PKK’nın Kuzey Irak’ta tam aksi bir tavır içinde olması bile Ankara için kullanılacak bir avantaj olacak.
Erdoğan, Brüksel’de yapılacak olan NATO Zirvesi’nde, Türkiye-AB ilişkileri açısından büyük öneme sahip görüşmeler yapacak. Bu görüşmeler öncesinde Trump’a Türkiye’nin Batı’nın kopmaz ve önemli bir parçası olduğunu söyletmeyi özellikle tercih edecektir.
Gülen’in iadesi konusunda sunulan binlerce delile rağmen sürecin bir adım bile ileriye gitmemiş olması, kamuoyunda 15 Temmuz darbe girişiminin ardında ABD var inancı da Türkiye tarafından mutlaka masaya getirilecektir. Bu iklimin, İran ile gerilimi yükselen, Suriye’de anlaşmış gibi dursalar bile Rusya ile diğer tüm alanlarda çekişen ABD için sıkıntı verici olduğunu da mutlaka söyleyecektir.
OVAL OFİS DENİLEN YER...
Oval Ofis’e bugüne kadar iki kere girdim.
Nasıl diyeceksiniz, liderler görüştüğü zaman, her ülkeden adları daha önceden bildirilen belirli sayıda gazeteci içeri alınır, liderlere soru sorarlar.
Benim her iki Oval Ofis maceram da oğul Bush’un başkan olduğu döneme denk gelmişti.
Ancak Oval Ofis her başkan döneminde değişir, her tarafa sembolik mesajlar yerleştirilir.
Trump’ın ilk yaptığı değişikliklerden biri, Oval Ofis duvarına ABD’nin 7. Başkanı Andrew Jackson’ın bir resmini astırmak oldu. Jackson, Kızılderili katliamları ve köle merakıyla bilinen bir isimdi. Obama, köle sahipliği nedeniyle resmini 20 dolarlık banknotun üzerinden kaldırmıştı, Trump onu Oval Ofis’e taşıdı.
ABD Başkanı çalışma masasına kırmızı bir buton koyarsa bu elbette ilgi çeker, nükleer senaryolar bile kurulabilir. Ancak Trump’ın masasındaki kırmızı buton çok daha basit bir işleve sahip. Trump butona basınca bir çalışan elinde ünlü gazlı içecek markasının ürününü getiriyor taze Başkan’a. Trump tam bir gazlı içecek ve fast food ürünler düşkünü olarak tanınıyor zaten.
Obama’nın Oval Ofis’teki çalışma masasının arkasında bir sürü fotoğraf vardı, Trump’un çalışma masasının arkasında sadece babasının siyah-beyaz bir fotoğrafı var.
Trump’ın Oval Ofis’te yaptığı bir diğer değişiklik Amerikan kartal başı olan halı. Obama dönemi halısını kaldıran Trump, oraya bir zamanlar Soğuk Savaş döneminin önemli başkanlarından Reagan’ın kullandığı halının serilmesini istedi. Bu değişikliği soran gazetecilere de ticaret değil ama bazı konularda Reagan ile aynı fikirde olduğunu söyleyerek cevap verdi.
Obama’nın Oval Ofis’te bulunan ve İngiltere’nin unutulmaz başbakanlarından Churchill’e ait bir büstü kaldırtması zamanında oldukça fazla tartışılan bir konu olmuştu bir zamanlar. Trump o büstü de odaya geri getirtti.
Trump’ın Oval Ofis’te yaptığı ilk değişiklikse perdeleri altın sarısı olanlarla değiştirmek olmuştu. New York’taki evinde de çok sayıda altın ve altın kaplama ürün kullanan Trump’ın bu tercihi de kimseyi şaşırtmadı.