"Herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim."
“O gece, benimle paylaştığı şeyleri itidalli bir şekilde karşılayabilmeliydim.”
“Konu canımı ne kadar acıtsa da, soğukkanlılıkla evim dahi olsa o ortamı terk etmeliydim.”
Ahmet Kural’ın Sıla ile yaşadığı dayak ya da şiddet, artık hangisiyse o geceye dair yaptığı ikinci açıklamadan aldım bu cümleleri.
Açıklamada Sıla dahil tüm kadınlardan özür dilerim yazdığına bakmayın siz.
Tırnak içindeki cümleler, hem ağır tahrik gibi yasal bir kılıfın hazırlığı hem de “Acaba Sıla ne yaptı ya da dedi de adam bu kadar çıldırdı” diye düşündürtme çabası.
Fiziki şiddetin duygusal şiddete dönmüş hali yani.
Açıklamada yer alan “Olayın detayların resmi makamlar dışında paylaşmayacağım.” cümlesi çok romantik gelmiş olabilir size.
Zaten adliye muhabirleri o ifadeye bir şekilde ulaşır, gizli kalmaz: Ahmet Kural ve avukatı bunu tahmin ediyordur zaten.
Sıla, ne yapmış ya da ne söylemiş olursa olsun fark etmez, şiddetin gerekçesi, şiddetin haklılığı olmaz.
Banker Bilo filminin ünlü repliği “Sor bakalım niye yaptım?” kafasındaki bu açıklama ikinci bir şiddet ve bir başka ayıp.
Hepsi bu, daha fazlası değil..
CHP’NİN İZMİR ADAYI KİM OLACAK?
“CHP İzmir İl örgütü, istediği kişiyi Genel Merkez’e aday olarak kabul ettiremez ama CHP İzmir İl örgütünün istemediği kişi de aday olamaz”
İzmir siyasetini en iyi bilen isimlerden birisine, “Tuncay Özkan CHP İzmir adayı olabilir mi?” diye sorduğumda bu cevabı aldım. Sonra devam etti kaynağım: “AK Parti Mahmut Özgener’i aday gösterirse, anne tarafından dolayı tüm göçmen oyları AK Parti’ye gider. İlçelerde değilse bile merkezde AK Parti, CHP’yi geçebilir.”
Eğer CHP tabanı dışarıdan aday istemiyorsa o zaman aday kim olabilir diye de sordum:
“Bayraklı Belediye Başkanı çok başarılı ama Büyükşehir Başkanlığını istemediği söyleniyor. Konak Belediye Başkanı özellikle yoksulların kalbini kazanan işler yaptı ama klasik CHP’li olmayan yanı önünü kesecektir, En yakın ihtimal Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer” diye geldi cevap. Ben soru sormadan devam etti kaynağım: “İzmir seçmeni hem Kocaoğlu dönemi başarısızlıklarından hem de genel siyasette yaşananlar yüzünden fazlasıyla küskün CHP’ye. Biz ne yaparsak yapalım, İzmir seçmeni AK Parti’ye oy vermez diye düşünürlerse hayatlarının sürprizini yaşayabilirler”
YAPMAK YETMEZ DUYURMAK DA GEREK
Dubai’de, Airbus A-380 tipi uçaklar için yapılan yeni terminalin belgeseli, National Geographic’te belki yüzlerce kere ekrana geldi.
Discovery Channel’da dünyanın büyük projeleri, Mühendislik Harikaları adı altında ekrana gelmeye devam ediyor. Frankfurt Havalimanı, kullandığı teknolojiyi belgesel haline getirtti, perşembe günleri D-Max’te ekrana sürmeye başladı. Kolombiya, Bogota Havalimanı bile şu sıralar uyuşturucu mücadelesini gösteren belgesellerle ekranda.
İstanbul Havalimanı, yer radarından, yüz tanıma sistemine, 9 bin güvenlik kamerasından, fiber optik sensörlere, aynı anda 55 bin kişiye kesintisiz internet hizmeti sağlama imkanından, toplam 42 kilometre uzunluğundaki bagaj bant sistemine kadar belgesellere konu olacak bir sürü özelliğe sahip. Yapmanın yetmediği, duyurmanın, en az yapmak kadar önemli olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Doktorlar yaptıkları zorlu ameliyatları bilim dünyasının keşfetmesini beklemiyor mesela, basın bülteni çıkıyorlar.
Okullar sınav kazanan öğrencilerinin sayısını, kurumlar başardıkları ilkleri durmaksızın duyuruyorlar. İstanbul Havalimanı’nın belgeseli de mutlaka çekilmeli ve açılışın yapıldığı 29 Ekim günü tüm dünyada gösterime girmeliydi.