“Kimse, The Beatles’ın olmadığı bir dünya istemez” fikriyle kalabalıkları birleştiren Boyle, yaza uygun hafif bir ‘kendini iyi hisset’ filmi sunuyor
Danny Boyle, hangi türe el atsa kalburüstünden harikaya uzanan skalada filmler yönetiyor. “Trainspotting”den “Milyoner”e yönetmenin müzik kullanımındaki zevki ise herkesin malumu. “Yesterday” ise yönetmenin direkt müziği merkeze alan ilk filmi.
Filmin ana karakteri Jack Malik, müzik kariyeri bir türlü tutmayan bir müzisyen. Ona güvenen arkadaşı / menajeri Ellie’nin desteğiyle boş salonlara konser veriyor. Bir gün dünyada bir şey oluyor ve Jack kendisinin hatırladığı The Beatles’ın yeryüzünden silindiğini fark ediyor. The Beatles şarkılarını söylemeye başladığında dünyanın en önemli müzisyenine dönüşüyor.
Boyle, “Kimse, The Beatles’ın olmadığı bir dünya istemez” fikriyle kalabalıkları birleştiriyor. “Yesterday”, finaline doğru fazla şirin bir hal alsa da tam yaza uygun, hafif ve eğlenceli bir kendini iyi hisset filmi. The Beatles şarkılarının güzelleştirdiği film, müzik endüstrisiyle dalga geçmekten kelime esprilerine izleyicisinden gülümsemeyi eksik etmiyor.
Kötü bebek evreni genişliyor
Kötü bebek ününü Chucky’den çalan Annabelle’in üçüncü filmi “Annabelle 3 / Annabelle Comes Home”, “The Conjuring” evreninin bir tür devamı. Medyum çift Warrenlar kötü bir ruh barındıran Annabelle’i kontrol altına alır. Ancak küçük kızlarının bakıcısının arkadaşı onu yeniden serbest bırakır. Hem “The Conjuring” hem “Annabelle” serisi eski usul korku kalıplarını günümüz izleyicisiyle buluşturuyor. “Annabelle 3”, bu külliyatın en çarpıcı örneği olmayabilir ancak aynı izleği takip ettiği için evrenin meraklılarını memnun edecek.
Laurel ve Hardy’i anmak için
2013 tarihli “Filth”le tanınan Britanyalı yönetmen Jon S. Baird “Laurel ile Hardy / Stan & Ollie”de efsane ikilinin düşüş dönemine dair bir hikayeyi merkeze alıyor. Popüleritelerini yitirmiş Laurel ile Hardy, Britanya’da bir tiyatro turnesine çıkıyor ve yeni bir film için haber bekliyor. Film, zıt karakterlere sahip ikili arasındaki dinamikleri klasik bir anlatımla gösterirken bildik bir biyografi filmi sunuyor. Çok düz bir izlek takip ettiği için akılda kalıcı bir yönü olmayan ve televizyon filmini andıran “Stan & Ollie”nin en dikkat çeken yönü, ikiliyi canlandıran Steve Coogan ve John C. Reilly’nin performansları.
HAFTANIN DİĞERLERİ
Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde yer alan Fransa yapımı “Ateşle Oynayanlar / Treat Me Like Fire”, Marie Monge’ın ilk filmi. Başrollerini Tahar Rahim ve Stacy Martin’in paylaştığı film, bir adamla tanışıp Paris’in yer altı dünyasını keşfeden bir kadın üzerine.
“Kahraman Prens Sualtı Maceraları / The Underwater Adventures of Sadko”, çocuklara hitap eden bir animasyon.
Hasan Doğan’ın yönettiği “Geçmiş Olsun”, komedi türünde. Suat Ay’ın imzasını taşıyan “İfrit” ise haftanın yerli korkusu. Berk Aygül’ün yönettiği “Sahir Deep Web” ise haftanın diğer yerli korku seçeneği olarak dikkat çekiyor.