ABD Başkanı Trump’ın askerlerini Suriye’den çekme kararı büyük bir sürpriz oldu. Ancak Başkan’ın “Noel” sürprizleri bitmemiş olmalı ki her geçen gün yenilerine tanıklık ediyoruz. Özellikle de “çekilme” kararının içeriği, icra tarzı, uygulama süresi ve boşaltılan yerlerin geleceğiyle ilgili. Abartılı gibi görünse de Fırat’ın doğusunda eko sistemin değişimi başlamış görünüyor. Haliyle herkes yeni duruma adapte olma telaşında.
PKK terör örgütü de gelişmeleri anlamaya, gelecekle ilgili tedbirler almaya çabalayan aktörlerden biri. Öyle ki dengelerdeki değişimi fırsata çevirmenin yollarını arıyor. Bu çerçevede iki alanda çabaları dikkat çekici. Siyasi ittifaklar ve askeri tedbirler. PKK/PYD mevcut siyasi ittifaklarını tahkim etmeye çabalarken, bir yandan da eski defterleri karıştırıyor. ABD’nin çekilmesiyle ortaya çıkacak boşluğu ve kontrol ettiği bölgeleri askeri açıdan elde tutacak planlar ve kaynaklar üzerinde kafa yoruyor.
Örgüt yöneticilerinin Trump’ın açıklamalarına ilk yorumları ve yakınmaları dikkat çekiciydi. ABD’ye güvenmenin büyük hata olduğu dile getirdiler. Soğuk Savaş döneminin anti-emperyalist ideolojik söylemi öne çıkarılırken, Suriye’de ABD’ye güvenmekle ciddi hataların yapıldığı söylenmeye başlandı. Örneğin Karayılan, Rakka’nın alınmasından sonra ABD güdümünde DAEŞ’le savaşmaya devam etmenin büyük hata olduğu söylemekte. Dahası, ABD’nin 6 Ekim 2018 günü, örgütün üst düzey üç liderini suçlu ilan ederek başlarına ödül koymasının gelecekte olabilecekler için güçlü işaretler olduğunu, ancak bu mesajın yeterince anlaşılmadığını söylemeye başladılar. Bugün Trump, “Suriye’de Kürtleri korumalıyız” dese de artık güven duygusu zedelenmiş görünüyor.
PKK’nın dikkat çeken diğer girişimi, Suriye’de askeri/siyasi ilişkilerini sürdürdüğü Fransa’dan destek istemek oldu. Açıklamanın ilk günlerinde, örgüt temsilcileri Paris’e gittiler. Ancak Fransa, gerek askeri kapasite, gerekse jeopolitik nedenlerle Suriye’de ABD’nin yerini alamayacağını ve PKK/PYD’ye aynı ölçekte destek sağlayamayacağını bildiğinden, diğer ülkeleri yardıma çağırmaya başladı. Tıpkı, Macron’un Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde PYD’nin korunmasını talep etmesi gibi.
Eski defterleri karıştıran PKK, Rusya, Esad ve İran üçlüsünü yeniden hatırladı. İstediklerini tam alamasa da üçlüden destek göreceğinden emin. Nitekim örgüt, ABD tarafından yaptırımlarla hedef tahtasına konulan İran’ı, ilk günlerden beri “kader arkadaşı” olarak görmekte, Türkiye’ye karşı iş birliği yapabileceğini düşünmektedir. Benzer düşünceye Esad ve Rusya açısından da sahip görünüyor. Siyasi iş birliği yapılabilecekler listesine yeni dâhil olan Suudi Arabistan ve Mısır ise önümüzdeki günlerde sahnede yerlerini alacak gibiler.
Trump’ın PKK/PYD’ye “koruma” kalkanı kurmaktan söz etmesi, sadece siyasi görünümü değil, Suriye’de askeri tabloyu da değiştirecektir. Önümüzdeki günlere PKK/PYD’nin hangi askeri kapasiteyle yola devam edeceğini, ABD’nin boşaltacağı hangi yerlerde siyasi mimarinin sahibi olacağını göreceğiz. Bu tablo, Türkiye’nin, hem PKK/PYD hem de “DAEŞ”le askeri mücadele uygulama planını, yine başta ABD olmak üzere diğer devletlerle ilişkilerini yeniden masaya taşıyacak nitelikte görünüyor.