İç savaş sonrası Suriye’de askeri harita son şeklini almak üzere. Doğuda konvansiyonel manada tablo netleşti. ABD desteğinde hareket eden PKK/PYD, DAEŞ’in elindeki son toprakları da aldı. Bir süre daha güvenlik sorunları gündemde kalacaktır. Ardından da tıpkı Fırat’ın batısında olduğu gibi gündem farklı yönlere kayacak. Özellikle PKK/PYD’nin hangi siyasi mimari çerçevesinde nasıl rol alacağı, yerelde ilişkilerin nasıl olacağı gibi.
Fırat’ın batısındaki askeri tablo, doğudan biraz daha karmaşık. Askeri açıdan stratejik önemi olmayan, ancak insani açıdan önemli İdlib, son safhanın çözüm bekleyen sorunlu adası durumunda. Kaçınılmaz olarak, önümüzdeki haftalarda daha fazla gündemde yer bulacak.
Başkentlerde ise mevcut askeri tablodan hareketle, gelecek için hazırlıklar sürüyor. Bu bağlamda ABD’nin kafa karışıklığının devam ettiği açık. Karar alma sürecindeki karmaşa sahaya ve masaya yansımış durumda.
Rusya ise her alanda daha net. Fırsatları değerlendirmek için siyasi faaliyetleri yürütürken, yol haritası daha net. Moskova, muhayyel Suriye için yapması gerekenleri üç noktada toplamış görünüyor. Birincisi, iç savaşın şiddet düzeyinin kabul edilebilir düzeye inmesiyle birlikte, diplomatik görüşmeler ve
bu bağlamda turlara öncelik vermek.
Yine bu çerçevede Suriye’nin inşasının gündeme geleceğini öngörerek maliyeti üstlenebilecek muhtemel bağışçıları ikna etmek ve bir araya getirmek. Son olarak, Fırat’ın doğusunda pürüzlü bölge olarak kalan İdlib sorununda, seçime giden Türkiye’yi “anlayışla” karşılayıp, sonrası için baskıya hazırlanmak.
Geçen hafta, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, Körfez bölgesinde uzun bir tura çıktı. Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileriyle görüştü. Bu gezide, neredeyse yirmi aydır uçuşa kapalı olan Katar-Riyad arasında doğrudan uçarak hem ülkesinin “önemini”, hem de büyüklüğünü gösterdi!
Körfez turunun birden fazla hedefinin olduğu açıktı. Öncelikle bu ülkelerin Suriye’nin yeniden inşasına katkı sunmalarını istediği anlaşılıyor. Ancak, Körfez ülkelerinin ABD ile müzakere etmeden bu ve benzeri konularda karar almaları pek mümkün görünmüyor. Örneğin, Esad’ın konumunun “normalleştirilmesi” fikrine ABD’nin sıcak bakmadığı ve Körfez ülkelerinin bu konuda dikkatini çektiği biliniyor. Öte yandan, Suud Kralı Selman, Ekim 2017’de Moskova’ya yaptığı tarihi ziyarette
14 ikili anlaşma imzalanmış olmasına rağmen, bugüne kadar bunlardan hiçbiri hayata geçirilemedi. Yine, Türkiye ve İran Suriye’de kaldığı müddetçe, Suudi Arabistan’ın ve müttefiklerinin ellerini taşın altına koyacakları da şüpheli.
Ziyarette Lavrov’un gündemini zenginleştiren sadece Suriye konusu değildi. Gerek petrol fiyatları gerekse Yemen savaşı ve İran da gündem maddeleri arasında
yer almış olmalı.
Sonuç olarak, Suriye iç savaşının belli bir evresinde, Rusya tarafından sahanın dışına itilen Körfez ülkelerinin, bu aşamada parasını vererek (ya da sırf paraları için) masaya gelip gelmeyeceklerini zaman içinde görebileceğiz.