İç politikanın yoğunluğu bazı konuları hızla gündemden düşürebiliyor. Bazıları ise özellikleri nedeniyle daha fazla ilgiyi hak ediyor. Tıpkı, 5 Ekim ve takip eden günlerde, güvenlik güçlerinin Muğla’ya denizden gelen PKK’lı 7 teröristi etkisiz hale getirmesi gibi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına ve medyaya yansıyan bilgilere göre, Akdeniz’den tekneyle gelen teröristler eylem bölgelerine intikal edemeden yakalandılar. Aslında bu, günde üç beş terör hadisesinin yaşandığı ya da önlendiği Türkiye ve Türk kamuoyu için vukuat-ı adiyeden sayılabilir. Fakat bu olayı diğerlerinden ayıran özellikler var.
PKK’lı grubun Suriye’nin Lazkiye limanından tekneyle binerek sahile çıkmış olmaları, üzerinde kafa yormayı hak ediyor. Önceleri saman kamyonlarında bölgeye gelen teröristler bu defa farklı yöntem izlemişlerdi. Kırk yıllık bir örgüt için yeni, yaratıcı ve sürpriz bir güzergâhtan, araçtan söz ediyoruz. Tıpkı, 26-27 Kasım 2008’de Hindistan’ın Mumbai kentine denizden ulaşarak eylem yapan teröristler gibi.
Mumbai, finans, turizm ve film endüstrisi ile Hindistan’ın en önemli kentlerinden. Deniz trafiği de oldukça yoğun. Şehir zaman zaman teröristlerin hedefi oldu. En kanlısı, 26-27 Kasım 2008’de gerçekleşti. Denizden gelen, iyi eğitimli, hafif silahlarla donanmış on kişilik terörist grup, turistik otellere saldırdı. Üç gün içinde 160 kişiyi katletti, geride yüzlerce yaralı bıraktı.
Terörist saldırının denizden gelmiş olması, uzmanların şehir, deniz, sosyal ağlar, tarz ve hazırlık konularında yoğunlaş-malarına neden oldu. Sağ olarak yakalanan saldırganlardan birinin her şeyi itiraf etmesiyle de konunun diğer devletle “vekâlet” boyutu açığa çıktı. Her şeyin teröristlerin Pakistan’ın liman şehri Karaçi’den yola çıkmasıyla başladığı anlaşıldı. Deniz kenarında yer alan, büyük, kozmopolit şehrin, ciddi güvenlik açıklarının bulunduğu, denetimlerin zayıf olduğu keşfedilince hedef belirlenmiş oldu.
Muğla hadisesi, her yönüyle Mumbai terör saldırısı taklit edilerek hazırlanmıştı. Sonuçlarının aynı olmaması ise büyük bir başarı ve iyi haberdi. Hadise bize bir defa daha, terör örgütlerinin ve destekçilerinin nasıl öğrendiklerini, ideolojileri farklı olsa da teknik tecrübelerden nasıl faydalandıklarını, diğerlerinin iş yapma tarzını nasıl kopyaladıklarını gösterdi.
Muğla olayı, Suriye iç savaşının terör ekosistemini Lazkiye’den Muğla’ya uzatmış görünüyor. İki hadisenin de bize söyledikleri aynı. PKK, Suriye istihbaratının yardımı olmaksızın böyle bir eyleme girişemezdi.
PKK’nın Muğla denemesi ile Mumbai saldırısı arasında tahminlerin ötesinde benzerlikler var. Türkiye kara sınırlarına duvar örerek tehdidi engellemeyi, yavaşlatmayı kısmen sağlayabilir. Ancak Suriye ile ilişkilerin geleceği, kıyıların kontrolünün zorluğu, PKK’nın bu tarzı yeniden deneyeceğini gösteriyor. Anlaşılan, konunun alakalıları Mumbai örneğine PKK kadar ilgi göstermeli, ders çıkartmalı ve öğrenen olmayı denemeli.