Erken seçim kararı gündemi ve öncelikleri değiştirdi. Siyasi partileri yoğun bir çalışma temposu bekliyor. Öte yandan, bu karar sadece siyasi partileri, vatandaşları, ekonomiyi, bürokrasiyi ilgilendirmiyor. Aynı zamanda terör örgütlerini, özellikle de PKK’yı ilgilendiriyor.
Seçim kararı politik/askeri strateji izleyen, fırsatları değerlendirme, riskleri azaltma arayışındaki PKK’yı aktif olmaya çabaladığı yaz başında yakaladı. Haliyle de örgüt acilen, kısa dönem taktiklerini gözden geçirmek zorunda.
PKK, 2014 sonundan itibaren yönetmekte zorlandığı yeni bir sürece girdi. Kobani hadisesiyle Suriye’de büyük avantajlar elde etti. Ne var ki Suriye’deki kazanımların örgüte maliyeti de bir o kadar sarsıcı oldu. ABD desteğiyle DAEŞ’e karşı yürüttüğü operasyonlarda binlerce mensubunu kaybetti.
Öte yandan, Türkiye’de işler öngörüldüğü gibi gitmedi. Başlattığı “şehir savaşları” fiyaskoyla sonuçlandı. PKK sadece çok sayıda militanının ölümüne neden olmadı, aynı zamanda bölge halkının “fiili” desteğini de kaybetti. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, yanlış kararlar alarak Afrin’de de büyük kayıplar verdi. Güç, yetenek ve başarı üzerinden üretilen efsanelerin çökmesi, kayıpların fazlalığı PKK ve ona umut bağlayanlar için “hayal kırıklığı” oldu.
Böylesine yoğun ve kitlesel kayıplar, Afrin efsanesinin çöküşü PKK yöneticilerini gerçeklikten uzak, yeni arayışlara yöneltti. Örgüt, tüm umudunu mevsimsel değişimin sağlayacağı avantajlara ve tanksavar füzeleri gibi gelişkin silah sistemlerinin kullanılmasıyla artacak eylemlerin başarısına bağladı. Vurkaç tarzı eylemlerin hem sayısını artırmayı hem de daha geniş bölgelere yaymayı hedefledi.
Ancak güvenlik güçlerinin her geçen gün daha fazla, daha etkin kullanmaya başladığı, teknik kapasitesi artan İHA ve SİHA’lar bu taktiği işlemez hale getirmeye başladı. PKK militanları küçük gruplar halinde hareket etmelerine rağmen hedef olmaktan, kayıp vermekten kurtulamadılar.
PKK, söz konusu tıkanıklıktan çıkış yolları ararken, erken/baskın seçim kararı tabloyu kökten değiştirdi. Kandil, gelişmeleri örgüt kültürü ve dönemsel strateji çerçevesinde ele alacaktır. Nitekim örgütün ideolojik şablonuna göre HDP, PKK’nın “formel siyasi” cephe örgütüdür. Bu niteliğiyle kısmi otonomisi olsa da PKK’nın genel stratejinin dışına çıkamaz.
Öte yandan, PKK açısından seçimler önemlidir. İlk olarak halkın tutumunu ortaya koyar. Özellikle de “şehir savaşları” ve “Afrin macerası” sonrası. Öte yandan, PKK’nın propaganda için halk desteğine ihtiyacı vardır. Bunun taşıyıcısı da HDP olacaktır. Bu sayede “meşruiyet” iddiasını sürdürebilecektir. Ayrıca TBMM’de bulunmak, siyasi alanda varlık göstermek de örgüt kültürü açısından önemlidir.
PKK, bugün taktiksel yol ayrımında bulunuyor. Ya PKK markasıyla terör eylemlerini sürdürecek ya da “teröre” ara verip HDP’nin seçim faaliyetlerine destek verecek. Örgüt tarihi, seçim dönemlerinde artan şiddet ve terörün PKK’nın “legal cephe örgütü” partilerine yaramadığını söylüyor. Üstelik eylem yapmamak, PKK militanlarını İHA’lara hedef olmaktan da kurtarabilir.