Son haftalarda PKK’nın eylemlerinde gözle görülür bir artış var. Dahası, örgüt sivilleri hedef alarak eylemlerinin niteliğini de değiştirmiş görünüyor. Değişikliğe yol açan siyasi, teknik, iklimsel ve coğrafi nedenlere odaklanmak önümüzdeki aylarda sorunun alabileceği şekle dair önemli ipuçları verebilir.
Hükümet, PKK ile mücadeleyi öncelikli işlerinin arasında gördüğünü her vesile ile dile getiriyor. Kolluk ve askeri güç kullanımında tereddüt etmiyor. Bu hamle PKK üzerinde ciddi bir baskı oluştururken, örgütü de hedef ve “taktik” değişikliğine zorluyor. Ancak polis, jandarma ve askerin “faydalı”, uygun ölçek ve “gerekli” sıklıkta operasyon yapmak yerine, sürekli ve iyi planlanmamış biçimde istim üstünde tutulması öngörülen “faydayı” sağlamadığı gibi PKK’ya yeni fırsatlar sunabilir. Nitekim bu öngörünün doğruluğunu yazın sonuna doğru “metal yorgunluğu” biçiminde test edebileceğiz.
PKK’nın eylemlerinde artışı tetikleyen önemli faktörlerden bir diğeri de mevsimsel döngü. Fiziki yaşam koşullarının, lojistiğin diğer mevsimlere göre daha kolay, insan hareketlerinin fazla olduğu yaz mevsiminde PKK’nın eylemlerinin artması beklenen bir durumdur.
PKK ile mücadelenin gidişatını etkileyecek bir diğer neden ise teknolojidir. En basit sokak kamerasından, en karmaşık İHA( İnsansız Hava Araçları)’ına, Silahlı Helikopterlerden Gece Görüş cihazlarına kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. Bu kapasite, örgütün en büyük avantajı olan “sürpriz” faktörünü ortadan kaldırabilir. Ne var ki, güvenlik birimlerinin bu avantajı, çoğu zaman uzun süreli değildir. PKK gibi terör örgütleri bir yandan benzer sistemleri elde etmenin, bir yandan da etkisini azaltmanın yolunu bulurlar, yeni taktikler geliştirirler. Örneğin, “tanksavar füzeleri”, “alçak irtifa füze sistemleri” gibi sofistike silahları elde etmekte, çatışmaların gidişatını değiştirebilmektedirler.
PKK’nın terör eylemlerinin sıklık ve büyüklüğünü belirleyen bir diğer faktör de iç ve dış “siyasi” gelişmelerdir. İç ve dış siyasi gelişmeleri kendi zaviyesinden okuyan PKK, askeri eylem ağırlığını, eylem tipini bu tabloya göre belirlemekte gerektiği kadar kuvvetle, gerekli yerde ve hedeflere odaklanmaya çalışmaktadır. Bugün, PKK’nın askeri sıklet merkezinde Suriye yer alsa da, Türkiye siyasi “stratejik hedef” olma niteliğini korumaktadır. Görünen o ki, örgüt için koşullar Türkiye’de “oyalama” stratejisi ve ağırlıklı olarak yıpratma taktiklerini empoze ediyor.
Öte yandan PKK, FETÖ ile mücadelede en büyük hasarı polis, jandarma ve askerin aldığını, toplumun ayrıştığını da göz ardı etmiyor. Bu gün PKK bir yandan sivilleri hedef alırken, bir yandan da küçük birimler halinde Suriye’de işler yola girinceye kadar Türkiye’yi içeride meşgul edecek eylemleri yaygınlaştırmanın yollarını arıyor. Mevcut veriler Suriye’deki gelişmelerin ardından sahanın daha da ısınacağını gösteriyor.