Oysa dünya medyası devletlerin ‘savaş çığırtkanlık-larına’ rağmen güncel haber koşuşturmasını siyasi haberlerin dışında da arıyor. Bilimsel araştırmaları, teknolojik gelişmeleri önemsiyor, sağlık ve çevre gibi konular daha bir öne çıkmış görünüyor. Özellikle küresel sorunlara inanılmaz kafa yoruyorlar. İklim değişikliği sonucu geleceğe yönelik olası felaketlere işaret eden her tartışmayı, insan sağlığını tehdit eden sorunları manşetlerine taşıyor, bu alandaki projelere katkı sunuyor, kampanyaların, toplumsal projelerin bir parçası olmanın bilinciyle hareket ediyorlar.
Peki, biz ne yapıyoruz?
En iyisini yapmaya çalışıyoruz. Milliyet olarak bu sorunun yanıtı elbette gazetemizde, manşetlere taşıdığımız haberciliğimizdedir. Ama bu madalyonun ‘görünen’ yüzü. Milliyet adına son beş ayda yaptıklarımızın gurur verici özeti ise ‘görünmeyen’de.
Örnek çok.
Bu yıl sporun en iyilerini seçtik. Gillette, Milliyet, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi olarak… Bunu sosyal bir projeye dönüştürmenin gururunu ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 35.000 çocuğun spor malzemesi ihtiyacına katkı sunarak yaşadık.
***
Çanakkale şehitlerimizden hiçbir dönemde vazgeçmedik. 1960’larda Şehitler Anıtı’nın yapımını, açtığı bağış kampanyasıyla sağlayan ve tüm halkın takdirini kazanan Milliyet olarak bu yıl da Çanakkale Zaferi için bestelenen iki eserin dünya prömiyerine ev sahipliği yaptık.
Gençlere sponsor olduk
Genç okurların sanata yönelmelerini hedefledik. Milliyet Sanat dergisinin iletişim fakültesi öğrencileri ile gerçekleştirdiği bu projemizin amacı gençlerin sanat etkinliklerine katılımını artırmak ve medya sektörüne yeni yetenekler kazandırmak. Gençlerin gözünden yaşadıkları deneyimleri ele aldıkları yazılara da dergide yer vererek… Ve onlara sponsor olduk. Milliyet sanat projeleri kapsamında sadece üniversiteli öğrencilerin yaşadıkları şehirlerde gitmek istedikleri müze/galeri/konser vb. etkinlik biletlerinin değil, bir satranç turnuvasının da sponsorluğunu üstlendik. 47 yıldır kültür sanat hayatımızın nabzını tutan Milliyet Sanat bununla da yetinmedi. Kemer Country ile birlikte heykel sanatındaki yeni arayışlara da kapı araladı.
***
Milliyet’in öncü kimliği Abdi İpekçi’nin, bir dönemin ünlü siyasetçileriyle gerçekleştirdiği röportajlar, ses kayıtları, özel hayatından fotoğrafların gösterildiği sergi ile yine Milliyet Gazetesi’nden Bünyamin Aygün’ün arşivinden çıkan, savaşın yıkım ve parçalanan hayatlarla ilgili fotoğraf sergisi gazetecilik anlayışımızın gururu oldu.
Ve planlarımız var. Çevre bilincini artırmak ve doğaya katkıda bulunmak için… Deniz veya göl kıyısının temizlenmesi, plastik atıkların toplanması gibi yazarlarımızın, okurlarımızın katılımıyla sürdürülebilir eylemlerle geri dönüşüme katkı sağlamayı hedefliyoruz.
***
Toplumsal bilincin oluşmasına katkı sağlayanlardan biri de New York Times. Öyle ki iklim değişikliği ve yarattığı etkilere dikkat çekmek için geçen yıl bir sayısını tamamen bu konuya ayırdı. Ve küresel ısınmayı konu alan tek bir makaleye ver verdi. 5 Ağustos tarihinde çıkan derginin kapağında fotoğraf kullanmadı. Siyah bir zemin üzerinde tek bir cümle yer aldı: “Otuz yıl önce gezegeni kurtarabilirdik.”
Sorunlara dikkat çeken gazetelerin dışında soruna çözüm üreten gazeteler de var. Japonya’da Mainichi Shimbunha gazetesi gibi. Gazete iki yıl önce “yüzde yüz sürdürülebilir bir gazete” projesi hazırladı. Proje gazeteyi al, oku ve toprağa göm kampanyası üzerine kuruldu. İşin sırrı gazetede kullanılan mürekkebin gübre görevi görmesi. Detaylarını verdiler nasıl yapılacağını anlattılar ve tek bir mesaj verdiler:
Okuyup toprağa göm!
Al oku toprağa göm… Çiçek olsun, bitki olsun, ağaç olsun…
Bilginin doğaya geri dönüşümünü konu alan küçük bir kampanya bir anda ülkeye yayıldı ve bir günde 4 milyon insan gazete aldı. Okudu ve toprağa gömdü. Gazete bu projeden medyaya yansıyan bilgilere göre 700 bin dolar kâr sağladı.
Türkiye medyasının da Çevre Bakanlığı, Milli Eğitim ve belediyelerin işbirliği ile böyle bir projeyi hayata geçirmesi mümkün olabilir mi bilmiyorum. Ama sadece İstanbul’da bir yılda tüketilen kâğıdın geri kazandırılırsa, yılda 38 kilometrelik bir alanda bir ton atık kâğıttan 17 ağaçla geri dönüşüm sağlayabildiği de bir gerçek.
***
Yeniçağ sürekli bir devinim istiyor. Neredeyse devrim niteliğinde inanılmaz güzel projelerle ülkeye nefes aldırmak mümkün. Dünyanın dört bir yanında inanılmaz büyüklükteki şirketler, kurumlar toplumsal projelere katkı sağlama yarışına girmiş.
Hem imajlarını yenilemek, hem itibarlarını elinde tutmak, yeniden kazanmak için…
Örneğin IBM, küresel bilim topluluğu üyelerine, çevre ve sağlıkla ilgili büyük ölçekli araştırmaları yürütmeleri için bedelsiz bilgi işlem gücü sağlamakla kalmadı, bu araştırmalara 200 milyon dolar ayırdı.
Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Alzheimer hastalığının tedavisi için kullanılmak üzere 100 milyon dolar bağışta bulunacağını açıkladı. Gates daha önce de 20 yıl süresince azınlık çocuklarına 1 milyar dolarlık burs vereceği haberiyle gündeme gelmişti.
Norveçli milyarder iş insanı Kjell Inge Rokke, okyanusları plastik atıklardan arındıracak bir araştırma gemisine 2 milyar dolar olduğu tahmin edilen servetinin çok büyük bölümünü bırakma kararı aldı.
Öncü ve destekçi
Kısacası bu çağ artık toplumsal projelere önayak olma çağı.
Medya artık sadece sorunları dile getirmiyor. Bu kampanyaların ya öncüsü ya da destekçisi olarak yeni medya düzeninde sosyal sorumluluk projeleriyle varlığını sürdürüyor.
New York Times İsviçreli milyarder iş insanı Hansjörg Wyss’in bir makalesine geniş yer ayırdı. Çünkü Wyss temiz hava ve içme suyu kaynaklarının artırılması amacıyla dünya üzerindeki kara parçaları ve okyanusların korunması için servetinin 1 milyar dolarlık bir kısmını bağışlayacağını açıkladı.
Ve NYT şu cümlenin altını çizdi:
“Her birimizin, doğal yaşamın ne kadar korunması gerektiği ile aslında ne kadar az korunduğu arasındaki farktan rahatsız olmamız gerekir”
Bütün bunlardan daha güzel bir haber olabilir mi?
İyi bayramlar…