Aslında önceki hafta “Söylenecek o kadar çok sözümüz var ki” derken, sadece bir vurgu yapmayı hedeflemiyorduk. Milliyet’in basılı versiyonunun dedikoduların aksine devam edeceğini ısrarla vurguluyor, bu arada teknolojik olanakların gelişmesinin farklı versiyonların oluşmasına, güçlenmesine imkân sağladığını, bunun da yeni çalışma, düşünme, örgütlenme biçimlerini zorunlu hale getirdiğini hatırlatıyorduk.
Bu çerçevede küçük bir örnek vermek isterim: Avusturya’nın 3. Büyük medya şirketi Styria Media Group AG’ye bağlı ve 110 yıllık bir geçmişe sahip Keline Zeitung. Gazetenin süreç yönetiminin, dijital ve basılı ürünlerinin ve içerik yönetim sisteminin tamamen değiştirilmesini içeren yenilenme sürecini dikkatle incelemek gerekiyor.
Örnek incelendiğinde görülecek, ofis dizaynından başlayarak çalışma saatlerinin revizyonuna kadar alt yapıda çok detaylı bir çalışmanın ardından platformları ayrı ayrı kapsayacak ama sonunda bütünlüklü bir marka oluşturmak için gerekli adımların atılabileceği bir entegrasyon hedeflenmiş. Meraklısı konuyu Institute for Media Strategies sayfalarından inceleyebilir.
Son günlerde artan siyasi tansiyonla birlikte yine okumadan, dinlemeden, anlamadan kendi siyasi meşrebine uymayan her söz, yazı ya da fotoğrafa linç edercesine saldırmak çok geçerli bir davranış modeli haline geldi. Üzerine ne kadar konuşsak az. Ya da belki kimse konuşmak istemiyor! Yine de “söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” deyip birkaç küçük hatırlatma yapmak gerekiyor.
Milliyet köklü geçmişiyle sadece toplumun hafızası değildir. Aynı zamanda dünyadaki gelişmelere ve yeniliklere açıktır. Yurttaşların bilgi edinme, haber alma hakkına sahip olduğunun bilincindedir. Milliyet internet gazeteciliğinin haberi ‘anında’ yayması, bloglarda sürdürülen ‘etik’ tartışmalar, sosyal medyanın ‘eleştirel’ yorumları ve küresel haberleşme araçlarıyla yaratılan ‘devrim’ niteliğindeki gelişmeleri titizlikle takip eder. Milliyet dijital ortamda bilgi kirliliği, manipüle edilen haberler ve dezenformasyona karşı; doğru, güvenilir kaynak arayışı ve tüketim ihtiyacının da artacağının bilincindedir.
Daha önce de üstüne basarak hatırlattım. Başta yayınları olmak üzere, her türlü faaliyeti için okurlarına, izleyici ve takipçilerine karşı hesap vermekle yükümlüdür. Kişiler hakkında yanlış, kişilik haklarını zedeleyen yayınlardan kaynaklanan cevap ve düzeltme hakkına saygılıdır. Cevap hakkına, kötüye kullanılmaması ve kabul edilebilir biçimde yapılması kaydıyla izin verir.
Beş teşekkür
Tam da bu noktada geçtiğimiz günlerde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Foto Muhabirleri Derneği’nin arkadaşlarımızı layık gördüğü ödüller, bizlere ve hakareti eleştiri zanneden kimilerine en iyi hatırlatma oldu. Her şeye rağmen haber için gösterilen çabanın vücut bulmasının öteki ismiydi çünkü bu ödüller. Mert İnan’a, Ercan Arslan’a, Ozan Güzelce’ye, Ünal Çam’a, Yavuz Özden’e hem gazete adına hem de meslek adına teşekkür borçluyuz. Haberin hiç ölmeyeceğini bir kez daha gösterdikleri için…
18 Mart unutulmadı
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 104. yılı nedeniyle Pazarlama ve Kurumsal İletişim bölümümüz Demirören Medya Center’da bir etkinlik düzenledi. Gedik Sanat’ın katkılarıyla düzenlenen etkinliğin bir özelliği vardı. Çanakkale Zaferi için bestelenen iki eserin de dünya prömiyeri burada gerçekleştirildi. “Yeni Ağıtlar” piyano dinletisiyle Milliyet’in bu duygu yüklü ulusal günümüz için sergilediği hassasiyetin somut hali ise okuyucularımızın katkılarıyla bitirilen ve 1960’ta açılan Çanakkale Anıtı’nda yaşamaya devam ediyor.
O anıtın bitirilmesine öncülük eden Abdi İpekçi’nin hatırasını yaşatmak için yine Pazarlama ve Kurumsal İletişim bölümümüz tarafından hazırlanan sergiye önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ev sahipliği yaptı. Sergi şimdi de Yeditepe Üniversitesi ardından Başkent Üniversitesi’ne taşınacak ve çeşitli illerdeki üniversitelerimizde yıl boyu ziyaretçilerle buluşmaya devam edecek.
Yılın Sporcusu Ödülleri
Tam 65 yıllık bir geleneğin bu yılki ayağı 27 Mart’ta gerçekleşecek. Spor Servisimizin organizasyonu ile bir kez daha Milliyet okuyucuları yılın sporcularını, spor insanlarını seçecekler. Kullanılan oyların sonucunu hep birlikte o akşam göreceğiz. Bu yıl ki törenlerin iki yeni özelliği var. Birincisi geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz Erdoğan Demirören adına bir ödül açıldı. Bu yıldan itibaren spora katkıda bulunan en başarılı kurum ve kişiler Erdoğan Demirören Özel Ödülü alacaklar.
İkincisi sportif destek müjdesi. Gillette ve Milliyet’in el ele vermesi ve Spor Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu’nun desteği, TMOK’un katkılarıyla “otuz beş bin” okul öğrencisi spor malzemesine kavuşacak.