Mete Belovacıklı

Mete Belovacıklı

mete.belovacikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fransa temaslarında Macron’la terörle mücadele İran ve Kudüs gibi konularda düşüncelerinin aynı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB ile ilişkilerin süratle toparlanmasından yana olduklarını belirterek “Siyasette düşmanlığı kalıcı kılmak ülke halklarına hiçbir zaman kazandırmaz” dedi.


Erdoğan, “İran’dan sonra Türkiye’nin hedef olabileceği” yorumlarına ise “Ben Türkiye’yi asla zayıf olarak görmüyorum. Biz vurduk mu oturturuz” cevabını verdi. Cumhurbaşkanı belediyelere yönelik operasyonların da devam edeceğine dikkat çekti.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, günübirlik Paris ziyaretinin ardından uçakta beraberindeki gazetecilere Fransa ve AB ekseninde değerlendiremelerde bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la ikili ilişkilerin yanı sıra Türkiye-AB ilişkilerinin ele alındığını belirterek yapılan anlaşmaları anlatan Erdoğan, “Bu anlaşmalardan biri, THY ile Airbus anlaşması. Geniş gövdeli uçaklarda, tercihinin bir kısmını, Airbus’tan yana kullandı Türk Hava Yolları. Bunlardan alınacak ve 2019’dan itibaren de teslimi başlayacak” dedi.

Savunma sanayinde Roketsan ve Aselsan’ın Eurosam ile anlaşma sağladığını belirten Erdoğan, “Burada tabii Eurosam ile atılan adım sadece Fransa ile değil İtalya’yı da kapsayan güçlü bir anlaşma oldu. Bu savunma sistemleri noktasında bizi daha güçlü kılacak bir adımdır. Hedefimiz, Fransa ile aramızdaki ticaret hacmini 13.5 milyar dolardan 20 milyar Euro’ya çıkarmak. Bu Sarkozy döneminde belirlediğimiz hedefti ama ulaşamadık; şimdi bunu bu dönemde başaralım istiyoruz” açıklamasını yaptı.

Fransa’daki imamlar

Cumhurbaşkanı, Macron’la Fransa’da yaşayan Türk ve Müslüman toplumunun sorunlarını da ele aladıklarını özellikle bu ülkedeki camilerin üzerinde durulduğunu ifade ederken “250 kadar camimiz var. Camilerin imamları konusunda sıkıntı var. Sürekli imamları azaltma yoluna gidiyorlar. Fransa’da yetişmiş din görevlisi istihdamını arzu etmelerinden kaynaklanıyor. Ben de Strasbourg İlahiyatı devreye almanın yararlı olacağını belirtim. ‘Fransa’da kendilerine denklik verecek olursanız biz de Türkiye’den YÖK’ten bu işi halledebiliriz’ dedim. Karşılıklı olarak bunu hallettikten sonra problem kalmaz. Yabancı dil sorunu olmaz. Dini bilgiler konusunda, burada ehliyet sahibi hocalar tarafından yetiştirileceklerdir. Böylece camilerde, Fransız kültürüne yabancı olmayan ve entegrasyon sıkıntısı yaşamayan kişiler görev vermenin yolu açılmış olur. Bu konu ile ilgili kendisi ile mutabık kaldık. YÖK’le yapacağım çalışma sonrası Sayın Macron ile muhtemelen bir telefon görüşmemiz olabilir” dedi.

Haberin Devamı

Soçi düşüncesi değişti

Fransa İslam Konseyi Yönetim Kurulu’nu da kabulünde kendisine Kudüs konusundaki memnuniyetlerin iletildiğini belirten Erdoğan, “Aynı durum Sayın Macron ile aramızda geçti ve Macron ile yaptığımız görüşmede İsrail-Filistin, bunun üzerinde ısrarla durduk. Suriye’deki gelişmeleri kendisiyle ele aldık. Düşüncelerimiz örtüşüyor. Bunlarla birlikte Soçi ve Astana süreçlerine bakışında farklılıklar vardı. Sonrasında yaptığımız ikili görüşmelerde o düşüncelerin yumuşadığını gördük” dedi.

Haberin Devamı

AB ile ilişkiler toparlanmalı

Terörle mücadele

Macron’la PKK, FETÖ yapılanması ile ilgili mücadeleyi de konuştuğunu, dernek isimlerini de içeren doküman ve belgeleri, Fransızca tercümesiyle kendisine ilettiğini anımsatan Erdoğan, “Bunların takipçisi olmanızı istiyoruz, bizde bunları takip edeceğiz dedim. Kendileri de ‘Terörle mücadelede sizler neredeyseniz ben de aynı yerdeyim; mücadeleyi aynı kararlılıkla ben de vereceğim’ dedi. Temennim odur ki inşallah bu mücadeleyi birlikte verme imkanı yakalarız. Bölgesel konular bahsinde Filistin’de iki devletli çözüm konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. DEAŞ ile mücadele konusunda aynıyız. İran’da yaşanan hadiseleri ele aldık, oradaki bakış açımız da hemen hemen aynı. Türkiye ve Avrupa ilişkilerinin mevcut durumunu ve ilişkilerini ele aldık. AB ve Fransa’dan beklentilerimizi dile getirdik ve göç anlaşmasını hatırlattım. Şu an 3.5 milyon insan bizde, tüm bakımı bizde, yaptığımız tüm harcama ortada ama sizinkiler bu harcamaları kabul etmiyor. Verilen sözler yerine gelmiyor bunların hepsini tekrar hatırlattım” dedi.

“Macron’a Türkiye’de tutuklu bulunan sözde gazetecilerle ilgili olarak da bilgi verdim. Bunların bir bölümünün adi suçlardan, büyük bölümünün de terörden ve terörle iltisaktan dolayı içeride olduklarını anlattım. Bana bazı isimler de verdi” diyen Erdoğan, bu isimlerle ilgili olarak savcıların ne tür iddiaları olduğunu kendisine “bilgi paylaşımı” çerçevesinde göndereceğini ifade etti. Erdoğan şöyle devam etti:

‘Yargı bağımsızdır’ dedim

“Nitekim, Batı’da yaşananlar ortada. Örneğin Can Dündar denilen sözde gazeteci, Türkiye’de 5 yıl 10 ay mahkum olmasına rağmen, Almanya’da rahatça dolaşıyor. Halbuki kendisi, Türkiye’de adli kontrolle serbest bırakılmaktan istifade ederek kaçmış biridir. Ancak mahkumiyet almış birine, Almanya’da Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bir çok siyasi parti ve makamların rağbet göstermekten çekinmediklerini görüyoruz. Ellerinden gelse ödül de verecekler. Biz, suç işlediği sabit olmuş, 5 yıl 10 ay hapse mahkum edilmiş birine bu şekilde rağbet gösterilmesini doğru bulmuyoruz. Suçluların iade edilmemesini de doğru bulmuyoruz. Paris’teki basın toplantısında bir gazeteci de kalktı bana, malum Gezi olaylarının kahramanı Osman Kavala’yı sordu. Demek ki Fransa’da Kavala’nın avukatları varmış! Gezi olaylarının arkasındaki bütün o işlerin kahramanıdır; Türkiye’nin Soros’udur bu adam. Bu tür insanların hangi çevrelerde nasıl sahiplenildiğini görmek de manidar.”

Fransa tuzağa düşmedi

Paris ziyaretinde MEDEF’te (Fransa Sanayici ve İşadamları Derneği) önemli iş adamları ile bir araya geldiklerini, yatırımları genişletme ve geliştirmelerini istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı, “İlişkilerde Fransa ile yapılan bu Savunma Anlaşması bir motivasyon olabilir mi? Avusturya’dan ve Avrupa’dan da benzer sinyaller geliyor. 2018 yılı bir şekilde Türkiye-Avrupa ilişkilerinin yumuşama yılı olabilir mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Avusturya ile benim geçmişte, çok farklı görüşmelerim, müşterek attığımız adımlarımız olmuştu. Başbakanlığım dönemimde biz Viyana’da mesela AB ile futbol maçı yapmıştık. O denli muhabbet içerisindeydik. Ama daha sonra hükümetler değişti, hava değişti, maalesef gerilimler de yaşandı. Özellikle Almanya ile farklı bir süreç yaşandı. Ama mesela Fransa, bu tuzağa düşmedi. Buna karşılık İskandinav ülkelerinden bazıları bu tuzağa düştü. Temenni ederiz ki bu süreci geride bırakalım. Biz ilişkilerin süratle toparlanmasından yanayız. Çünkü siyasette düşmanlığı kalıcı kılmak ülke halklarına hiçbir zaman kazandırmaz, herhangi bir fayda da getirmez.” Erdoğan, “Peki ne değişti de yani o taraftan yumuşama sinyalleri geliyor?” sorusu üzerine de “Bazı yerlerde iktidarlar değişti. Farklı farklı nedenleri olabilir. Önemli olan sürecin iyileştirilmesidir” dedi.

Üstüne söz söylenmez

Cumhurbaşkanı Erdoğan, futbolcu Cenk Tosun’un Everton’a transferi ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in “Bu transfer cari açığın kapanması katkı sağlaması açısından çok önemli bir gelişmedir” sözlerinin sorulması üzerine de “Ekonomi Bakanımız, Başbakan Yardımcımız böyle dediyse onun üstüne bir şey söylenmez. Hayırlı olsun. Az para değil. 27 milyon Euro. Hayırlı uğurlu olsun” dedi.

Macron’un yeniden yorumlanma sözleri

Erdoğan, Macron’un Türkiye’nin AB sürecinin yeniden yorumlanmasından bahsettiği anımsatılarak, “Biz buradan Türkiye olarak ne anladık? Onun demek istediği şey neydi sizce?” sorusuna da “Ben onun tam ne demek istediğini anlamak istemedim. Onların bizi anlamasına odaklanmayı tercih ettim. Ben ne demek istiyorum, o beni anlasın diye düşündüm. Ne demek istediğimizi en iyi biçimde anlatmayı hedefledim. Hem içeride de hem de basın açıklamasında buna odaklandım. Temenni ederim ki bizi anlamışlardır” yanıtını verdi.

‘Vurduk mu oturturuz’

Erdoğan, ABD ile ilişkileri kapsamında “YPG ve FETÖ konusunda hayal kırıklığı yaşıyor musunuz? Bundan sonra Trump’ın geri kalan görev süresi içerisinde Türkiye-ABD ilişkilerinin indiği seviyeden normal bir seviyeye çıkarılma umudunuz var mı?” sorusu üzerine şunları kaydetti:

“Bu olayın bir çok başlığı var. Olay sadece YPG olayı değil. Mesela yargı sistemlerinde yaşananlar var. Bunların en önemlisi FETÖ meselesi. Yani biz ABD ile terör ile mücadelede şu an tümüyle aynı kulvarda koşmuyoruz. ABD terörle mücadelede kendine göre bir tanım yapmıştır. Kendine göre yaptığı tanım çerçevesinde terörle mücadele ettiğini söylüyor. ‘Sen teröristsin’ kime diyorsa, onu peşinen terörist sayıyor. Ama işin aslı öyle değil. Onun terörist dediği ülke ve kişilerin terörle alakası da olmayabilir. Şu anda İran’a, Pakistan’a yönelik yapılan açıklamaları bu çerçevede değerlendirmek lazım. Pakistan’ın terörle ne alakası var? Pakistan teröre karşı bedel ödeyen ülkelerden birisidir. Afganistan’da bununla ilgili bedel ödeyen ülkelerden birisidir. ABD bunlara terörist yaftasını yapıştırıyor diye biz bunlara terörist diyebilir miyiz?

‘Kumpaslarla dolu’

Bir başka başlık, Rıza Sarraf, arkasından Hakan Atilla meselesi, Halk Bankası meselesi. Bu konu ile ilgili yargı süreci kumpas üstüne kumpaslarla dolu. Bu süreç tamamen siyasidir, adli ve hukuki değildir. İşte çıkıyor birisi açıklama yapıyor ‘FBI bana 50 bin dolar verdi’ diyor. Zanlı olan birisi kalkıp “Bana FBI 50 bin dolar verdi” diyorsa bir defa sizin adalet sisteminiz çöktü demektir. Bunlara yönelik yapılan bir şey var mı? Hayır yok. Şimdi nisan beklenecek. Tüm bu konular, Türkiye ve ABD arasında hukuki sistemde ikili ilişkileri ciddi manada yaralamıştır. Ciddi manada burada aramızdaki süreçte darbe yemiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’e tehdit oluşturacak ülkeler zayıflatılıyor yorumları var. Şimdi İran’da olaylar var şöyle yorumlar geliyor ‘Suriye, Irak ve İran’dan sonra hedef Türkiye olabilir mi?’” sorusuna da kararlı bir şekilde şu yanıtı verdi:

“Yorumlara, varsayımlara değil, biz kendi hedefimizin ne olduğuna odaklanmalıyız. Kendinizi zayıf görüyorsanız zaten bittiniz demektir. Ben Türkiye’yi asla zayıf olarak görmüyorum. Biz vurduk mu oturturuz. Ne PKK bir şey yapabilir, ne YPG! Hadi, güçleri yetiyorsa, terör koridoru meselesinde yürüsünler. Bizim bu noktalarda evvel Allah biz inanıyoruz, inandığımız için de üstünüz. Nasıl biz şu anda 2 bin km kare arazi üzerinde nasıl huzur sükun getirdiysek, o terör koridoru olarak düşündükleri yeri de onlara mezar ederiz.”

“Bu bir çeşitlendirme”

Cumhurbaşkanı, “Macron Türkiye ve Fransa’nın ‘ortak bölgesel çıkarları var’ dedi. Bahsettiği bölge Orta Doğu diye adlandırdıkları bölge mi sadece yoksa içinde Afrika da var mı?” sorusuna da “Şimdi birinci derece koalisyon güçlerinde Fransa yer alıyor. Bu ne demektir? Irak ve Suriye bu işin birinci etabı. Diğeri de tabii dediğiniz gibi Afrika. Biliyorsunuz bunların sömürge ülkeleri var. Hala daha oralardaki kontakları devam ediyor. Özellikle ticareti ilişkileri devam ettiriyorlar” dedi. Erdoğan, Fransa ile füze anlaşması ve üretime ABD’nin S-400 anlaşmasına tepkisinine yönelik sorulara da şu yanıtı verdi:

“Yetkili arkadaşlarımız bunların görüşmelerini yapacaklar. Bu görüşmelerden sonra bunların bir kısmı bizde bir kısmı onlarda bu şekilde şekillenecek. (S-400 tepkileri) Konu ile ilgili olarak zaten NATO Genel Sekreteri Stoltenberg açıklama yaptı. Ne dedi ‘Buralara müdahale etme gibi bir şey söz konusu olamaz’ niye bu açıklamayı yaptı. Çünkü Yunanistan S-300 almış. ABD’nin Yunanistan’a karşı sesini duydunuz mu? Sen ‘Yunanistan’a karşı burada S-300’ler var hadi çıkarın bunları’ demeyeceksin. Türkiye’ye kalkıp bunu söyleyeceksin. Böyle bir şey olmaz. Bizim şu an Fransa ve İtalya ile birlikte Eurosam’da attığımız adım aslında bir çeşitlendirmededir. Bakın bizim THY’de sadece Boeing yok. Ama biz iktidara geldiğimizde sadece Boeing vardı. Biz geldikten sonra iktidara Boeing yanına bide Airbus da koyduk. İnşallah kendi uçağımızı da yaparız.”

ABD’ye dava açarız

Erdoğan, “Hakan Atilla davası 9 ay gibi kısa sürede tamamlandı. Gülen hakkında, neredeyse 4 yıl olmasına rağmen Pensilvanya hakkında tek bir adım atılmamış olmamasına ne diyorsunuz?” sorusuna da şöyle cevap verdi:

“Sene 1999’dan 2017’ye FETÖ’nün elebaşını ABD de besleyip ona 400 dönümlük araziyi tahsis eden ABD. İlk etapta 85 koli ondan sonra yeni yeni sonuçlanan davalar ABD yetkililerine bildiriliyor. Ne yazık ki adalet bakanlığı ABD’nin konu ile alakalı attıkları tek bir adım yok, ama biz kovalayacağız. Hakan Atilla davasıyla ilgili olarak da, gerekirse biz ABD’ye karşı dava açarız; zira şu anda Halk Bankası’nın dava açma yetkisi var. Bu bankamızın uluslararası düzeyde ismi kirletiliyor” dedi.

İİT ile AB’nin ortak çalışma teklifi

Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı Donald Trump’ın küresel meselelerde takındığı agresif üslubun ve Filistine yardımı kesme tehdidi anımsatılarak “Bu safhadan sonra AB ve BM’nin yeni inisiyatif alarak meseleyi Kudüs merkezli olarak sürdürme durumu olabilir mi?” sorusuna da “Bu konu ile ilgili olarak ben İslam İşbirliği Teşkilatı olarak bir teklifte bulunacağım. İsrail-Filistin meselesini gelin İİT ve AB olarak müşterek bir çalışma ile ele alalım. Bakalım bu teklif ne getirir? Bunu göreceğiz” karşılığını verdi.

'Buğday ambarında görüyor'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın görevden alınmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “AKP alamayacağını anladı da onun için böyle hareketler yapıyor” sözlerine de şu yanıtı verdi:

“Yani Kılıçdaroğlu gaipten haberler vermeye alışkındır. Daha 14 ay var. AK Parti bunaldı da bunu yapıyor falan bunların hepsi. Aç tavuk kendini buğday ambarında görürmüş! O da kendisini buğday ambarında görüyor. Bizim bütün attığımız adımların hepsi nerede bir suistimal varsa nerede bir yolsuzluk varsa mülkiye müfettişleri ile birlikte gideriz. ‘Yüzleşmeye var mısın? Suç üstüne var mısın’ diyorum adama ‘Benim işim kalır o zaman’ diyor. Yani bunu demese olay çok farklı yerlere gidebilir. Nerden olursa olsun ister benim partim ister diğer partiler bizim bu işi belli noktalara getirmemiz lazım.

‘Bunların devamı var’

Kılıçdaroğlu’nun en büyük marifeti yolsuzlukları savunmaktır. Nitekim Ataşehir’i nasıl savunduğunu gördük şimdi de Beşiktaş’ı savunuyor. Şu anda gerek Beşiktaş gerek Ataşehir’le alakalı kendi kızı da olmak üzere bunların hepsini belgeleri ile birlikte arkadaşlarımız açıkladılar. Ya düşünün ki torununu SSK’lı yapan birisinden ne beklersiniz? 14-15 yaşındaki çocuğunu SSK’lı yapan birisinden ne beklersiniz? Bunların hepsi tespit edilmiş bu zatın suçları. Beşiktaş’taki olaya yaklaşımı tarzını hiç affedilir bir yanı yok bunların çok daha açık bir biçimde ortaya çıktığını göreceğiz. Bunların daha devamı var.”