1946 seçimleri sonrasında da Demokrat Parti ile CHP amansız bir mücadeleye giriştiler. Ancak DP, iktidardaki CHP’nin her vasıtayı kullanarak yasa dışı baskılar uyguladığı yakınması içindeydi.
İnönü o sırada partili bir cumhurbaşkanıdır. Ancak tarafsız kalmak yolunda da bir büyük çabası vardır. İnönü, şikâyetçi DP lideri Celal Bayar ve Başbakan Recep Peker ile ayrı ayrı görüşmeler yapar. Ardından ünlü 12 Temmuz beyannamesini yayımlar. Orada der ki:
“Ben Devlet Reisi olarak, kendimi her iki partiye karşı müsavi derecede vazifeli görürüm. Meşru ve kanuni siyasi partilere karşı tarafsız, eşit muamele mecburiyeti, siyasi hayat emniyetinin temel şartıdır.”
İsmet İnönü, daha sonra çıktığı Erzurum gezisinde hem CHP hem Demokrat Parti il merkezlerini ziyaret etmiş, DP il merkezinde “Demokrat arkadaşlara başarı dilerim” demiştir. Bu tutumunu, ülke gezisi sırasında uğradığı hemen tüm yerleşim yerlerinde sürdürmüştür.
İnönü, 18 Eylül’de verdiği bir demeçte devlet memurlarına partilere eşit davranmaları konusunda talimat vermiş, bir başka açıklamasında “İdareci arkadaşlar arasında bitaraflık siyasetini hazmedememiş olanların çekilmeleri zaruridir” diye konuşmuştur...
Tek parti döneminin CHP’li lideri İnönü, o yıllarda bu özeni göstermişti...
Yangınlar...
İki günün biri gazetelerde yanan fabrika haberi...
Eğer rakam doğruysa son beş ayda 70 fabrika yanmış... İnanması güç bir rakam...
Nedir bu seri yangınların sebebi?
Herhalde bunu en iyi hasarı ödeyen sigortalar bilir...
Ancak onlardan da ses seda çıkmıyor...
Peki bu fabrikalarda yangına karşı yeterli önlem alınmış mıdır?
Yangın söndürme sistemi çalışıyor mu?
Geçenlerde bu soruyu yangın uzmanı Prof. Abdurrahman Kılıç’a sormuştuk.
Cevabı ilginçti:
- Yangın söndürme sisteminin iyi çalışıp çalışmadığı ancak yangın çıktığında belli olur... Daha önce bunu sınamak pek mümkün değildir...
104
Sümer tarihi uzmanı Muazzez İlmiye Çığ hocamız dün 104 yaşına bastı...
Muazzez Hanım 1914 doğumlu.. Yani Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı yıl doğmuş... Hâlâ Cumhuriyet için çalışıyor.
Bayramda Kamuran Özen teyzemizi ziyaret ettik. Birlikte İstanbul’un güzel günlerini andık...
Aile dostumuz Kamuran teyzemiz 98 yaşında, 99’una basıyor...
100’ler kulübünün asil üyelerinden Cahit Kayra da 101’ini bitirdi...
Eski bakan ve yazar Cahit Ağabeyimiz enerjisini yitirmeden kitap yazmaya devam ediyor. “Marjinal Teoriler Ansiklopedisi” dün kitap raflarına çıktı. Parlak fikirlerle dolu 328 sayfalık bir eser bu...
Her birinin ellerinden öpüyor uzun ömür diliyoruz...
HUTBE
Yarın günlerden cuma... Camilerde hutbe günü... Bir okurumuz merak ettiği soruyu sormuş:
- Osmanlı döneminde camilerde hutbe de, ezan gibi Arapça okunurmuş. Cumhuriyet döneminde 1932 yılında ezan ile birlikte hutbe de Türkçeleştirilmiş... Ezanda 1950 yılından itibaren tekrar Arapçaya dönülmüş. Ancak hutbe Türkçe kalmış...
Tekrar Arapça okunması için kimse ısrar etmemiş. Acaba neden?
Soruyu Diyanet İşleri Başkanlığı’na iletelim...
KORNA
“Sürekli korna çalarak potansiyel yolcunun fikrini değiştirip müşteri portföyünü artıracağını düşünen dolmuşçu ile seçim aracında bangır bangır müzik çalarak potansiyel seçmenin fikrini değiştirip oy almayı planlayan siyasetçi aynıdır!”
Ozan Bingöl