İnternette hemen herkes izledi... Yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’nda Suriyeli gençler halka olmuş, ÖSO bayrağı açıyor ve “Suriye Suriye” diye dönerek eğleniyorlar. İzleyenler tepki gösteriyor... Oysa bunlar daha iyi günlerimiz... Daha kim bilir neler göreceğiz...
Eğitimci Profesör Selçuk Şirin anlatıyor:
- Son beş yıl içinde bize Suriye’den 3 milyon nüfus katıldı. Bu 3 milyonun yaklaşık 2 milyonu çocuk yani 18 yaş altında.
Peki bu çocuklar kim? Yaptığımız araştırmaya göre bu çocuklardan yüzde 74’ü ailesinden birini kaybetmiş, yüzde 30’u şiddet mağduru, bu çocukların yarısı klinik manada depresyonlu yani kendisini öldürmek istiyor, uyuyamıyor, yemek yemiyor, vs.
İlkokul çağındakilerin yalnızca yarısı okulda, onlar da derme çatma okullarda...
Ortaokul çağındakilerin yüzde yetmişi, lise çağındakilerin yüzde doksanı okulda değil... Neticede karşımızda ağır darbeler yaşamış, okumayan, eğitim görmeyen yüz binlerce çocuk var...
Gazeteci soruyor:
- Ne olacak bu çocuklar?
- Biz bu çocuklar için bir şey yapmazsak yakın gelecekte suç örgütlerinin, fuhuş çetelerinin ve terör organizasyonlarının elinde kullanılacaklar. Ruh hastaları olarak aramızda dolaşacaklar.
Bilelim ki... Suriyelilerin çoğunluğu ülkelerine dönmeyecek... İhmal ettiğimiz Suriyeli yarınlarda bu ülkenin en büyük sorunu olacak... Bu konuya ciddiyetle eğilelim... Vakit geçiyor...
RAMBO
İnternette başta çiçek ve çikolata olmak üzere eşe dosta masum hediyeler göndermek için kurulmuş bir internet sitesi vardı. Bu internet sitesi artık hediye olarak “bıçak” da gönderiyor. Bıçak dedikse, öyle masum çakılar değil... Adeta kasatura büyüklüğünde, kimi sustalı, kimi testere ağızlı kocaman rambo bıçakları. Bunların görüntüsü bile korkutucu olup hediyesi 100 TL’den başlıyor. Parayı kredi kartıyla yolluyorsunuz kamanız postayla geliyor. Avcılar bunları av malzemesi satan dükkânlardan temin ediyor. Diğer vatandaşlar bunları ne yapacak?
Merak ettik...
DEMİREL
Basın özgürlüğü deyince aklımıza Süleyman Demirel’in kimi sözleri gelir. Derdi ki:
- Bir siyasetçi öğleden önce gazetelerin yazdıklarını kafasına takarsa öğleden sonra iş yapamaz...
Yani gazeteciyle uğraşmak en başta uğraşana zarar verir.
Neden kendilerini bu zahmete sokarlar!
SURURİ
Bir Cumhuriyet kadını ve soylu bir sanatçıyı... Gülriz Sururi’yi kaybettik... Bize zaman zaman notlar gönderir, görüşlerini ve haberleri paylaşırdı...
Arşivlere bakıyoruz... 2009 yılında gönderdiği notta... 18 Mayıs günü Galatasaray’dan Taksim’e kadar sessiz yürüyüş düzenlediklerini bildirmiş, pankartlarda yer alacak sloganları da şöyle sıralamıştı:
- Yargı siyasallaşıyor. Seyirci kalmayın.
- Çağdaş eğitim her gün darbe yiyor. Seyirci kalmayın.
- Onlar bizler diye kutuplaştırılıyoruz. Seyirci kalmayın.
- Bilimin ışığı karartılıyor. Seyirci kalmayın.
BAR
Kitabın para yerine geçtiği de olur mu? Olur...
Kısa fıkranın üstadı Şinasi Nahit ağabeyimiz (1920-2001) yazılarını küçük kitapçıklar halinde bastırır, eşe dosta dağıtırdı. Alkolle de arası hayli iyiydi. Bir gün Hilton Oteli’nin barında birkaç kadeh viski içmiş, hesap yüklü gelince çantasından 10 tane kitap çıkarıp tezgâhın üzerine bırakmış:
- Üstü kalsın, diyerek çıkıp gitmişti...
TV
“Yılbaşı gecesi halkın yalnız dışarda değil,
Evinde de eğlenmemesi için tedbir alınmıştı...
Bu görevi televizyonlar bihakkın yerine getirdi.”
Vatandaş Osman