Sosyalistler genellikle Mustafa Kemal’i burjuva devrimcisi diye küçümser, O’nu eleştirmeyi de sosyalistlik sayarlar. O yüzden TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın “Mustafa Kemal olmasaydı” başlıklı yazısını dikkat çekici bulduk... Diyor ki Kemal Okuyan özetle:
. İster sağdan bakın, ister soldan, ister tepeden, ister aşağıdan, gerçek ortadadır. Mustafa Kemal olmasaydı, Anadolu’daki mücadele bu kararlılıktan mahrum kalır, başarısız olurdu.
. Mustafa Kemal olmasaydı... Meclis Saray karşısında dik duramazdı.
. Mustafa Kemal olmasaydı... Anadolu’daki hareket, Sovyet Rusya için yaşamsal önemdeki Kafkasya’da gerçekçi ve “devrimci” bir politika değil, yayılmacı, tutarsız ve maceracı bir politikayı zorlar, Bolşeviklerle karşı karşıya gelir, İngiltere’nin kucağına düşer, Sovyetler’i de çok riskli bir sürecin içine çekerdi.
. Mustafa Kemal olmasaydı... Cumhuriyet o yıllarda ilan edilemezdi. Cumhuriyet fikrini Mustafa Kemal icat etmemişti, Anadolu’da çok farklı noktalarda Cumhuriyet arzusunu dillendirenler vardı. Ama öne çıkan kadrolardan kimse 1923’te, öyle fazla tartışmaya gerek bırakmadan bu tarihsel adımı atmayı aklının ucundan geçiremezdi.
. Siyasette, toplumsal süreçlerde boşluk her zaman doldurulur.
. Mustafa Kemal olmasaydı, o dönemde boşluğu “daha geri” unsurların dolduracağı aşikârdı.
TESİSAT
Tesisatçı çağırıp iş yaptırdık, adam verdiğimiz parayı beğenmedi.
Bunu duyan Nazım Alpman dostumuz “Abi ücreti hemen ödemeyecektin” diye nasihatte bulundu. Sakıp Sabancı anlatırmış. Baba Sabancı bir tarihte tesisatçı çağırıp evde bozuk muslukları tamir ettirmiş. Adam işini bitirince ücreti istemiş... Baba Sabancı:
- Yarın gel vereyim, şimdi param yok, diye adamı uzaklaştırmış...
Sakıp Bey adam gidince:
- Baba, paran vardı, neden şimdi vermedin, deyince baba Sabancı gülmüş:
- Adam yorgun argın şimdi ne versem beğenmeyecek, söylenecek... Halbuki yarın dinlenip geldiğinde parayı alınca çalışmadan kazanmış gibi olur, bana dua eder.
MAZUR
Kemal Kılıçdaroğlu, “Andımız”la ilgili tartışmalara neden katılmadığını soran Hürriyet muhabirine özetle diyor ki:
“Erdoğan Danıştay hâkimlerini saraya toplayıp, tamamını fırçaladı. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir kez daha kanıtlandı, Erdoğan’ın bu konuşmasıyla. Üzerinde durulması gereken temel bir nokta... Niye bunu tartışmıyoruz?
O hâkimlere de ‘Siz böyle karar verin, biz sonra nasılsa düzeltiriz’ demişlerdir. Gerçek krizlerin üstünü örtmek için suni gündem yaratılıyor. Ben o oyuna gelmem...”
Güzel mazeret!
DEDEMİZ
Meslektaşımız ve yarım asırlık dostumuz Zeki Sözer’le geçen hafta sonu Moda Kulübü’nde Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun konferansını izledik. Ersin Hoca küreselleşme ve liberalleşme konusunda güzel bir ufuk turu sundu bizlere. Daha sonra sohbet sırasında Zeki Sözer, Ersin Kalaycıoğlu’ndan “Hocam” diye söz edince şaka yollu takıldık:
- Yahu aranızda en az 20 yaş fark var, nasıl hocan oluyor?
Çünkü Zeki Sözer 85 yaşında.. Ersin Hoca 60’larında... Zeki Ağabeyimiz izah etti:
- Ben onun şu anda öğrencisiyim...
- Bu nasıl oluyor?
- Ben Anadolu Üniversitesi sosyoloji bölümü ikinci sınıfında öğrenciyim. Ersin Hoca da bizim hocamız...
Yanlış duymadınız... Zeki Ağabeyimiz 85 yaşında Anadolu Üniversitesi’nde sosyoloji okuyormuş... Yeni bilgiler edinmenin ne büyük mutluluk olduğunu sözlerine ekliyor...
SİREN
Moda Muhtarı Zeynep Ayman anlatıyor:
“10 Kasım günü Kadıköy Meslek Lisesi’nin sireni çalmadı. Sebebini okuldan biri ‘sigortalar attı’ gibi lakayt bir cevapla geçiştirdi. Bir gün önce siren provası da yapılmamıştı.”