Suriye cephesinde son durum nedir?
Göründüğü kadarıyla El Bab’da duracakken CIA Başkanı Pompeo’nun Türkiye ziyareti sonrasında rota Rakka’ya çevrilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki:
“El Bab’dan sonra durmak… Böyle bir şey yok. El Bab bir defa bizim nihai hedefimiz değildir. DEAŞ’ın asıl merkezi El Bab değil Rakka. Nihai hedef de 5 bin km karelik bir alanı temizlemektir.”
Menbiç diye yola çıkmıştık onu unuttuk Rakka’yı hedefe aldık!
Peki, Rakka Türkiye için bir tehdit oluşturuyor mu?
Yukardaki haritaya bakınız... PYD, sınırımıza yapışık halde üç kanton kurmuş: Cezire, Kobani ve Afrin... Sınırımızda yaklaşık 700 kilometreyi kontrol ediyor. Rakka ise çok aşağılarda sınırımıza 160 kilometre uzakta kalıyor. PYD Rakka’ya girmesin,deniyor. Peki girerse ne olur? Rakka bizim için tehdit olabilir mi? Emekli general Nejat Eslen’i dinliyoruz:
“Sayın Cumhubaşkanı hedefin Rakka olacağını zira Rakka PYD’nin eline geçerse Türkiye için tehdit oluşturacağını ifade etti. Askeri gücün kullanılması için hayati önemdeki ulusal çıkarların tehlike altında olması gerekir. Rakka’da böyle bir durum söz konusu değildir. Rakka’nın İŞİD’den temizlenmesi Türkiye’nin değil, Suriye’nin meselesidir.
İŞ
Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 590 bin kişi artarak 3 milyon 715 bin kişi oldu.
İşsizlik oranı yüzde 12.1’e ulaştı.
CHP’li Umut Oran’a göre, Türkiye’de işsiz sayısı, dünyadaki belli başlı 190 ülkenin 85’inin nüfusundan daha fazla.
Ve Türkiye’yi yönetenler ha babam de babam tek adam rejimine geçmek için ter döküyor... Başka dertleri yok...
SAKAR
Sakarya’dan İzmir’e...
Düne kadar başkanlık sistemi aleyhinde en ağır eleştirileri yaptıktan sonra bir anda 180 derece çark eden Devlet Bahçeli buyurmuş!
-16 Nisan’da demokrasinin Sakarya Savaşı’nı yapacağız. Bu savaşı bir kez daha milletçe kazanacağız...
Sandıktan hayır çıkarsa ne olacak peki?
Yunan ordusu Türk ordusunu yenmiş mi olacak?
IŞİD iktidara “Evet” diyeceğim diye taahhüt mü verdi?
İktidar “Hayır” diyecekleri sayarken FETÖ ve PKK’nın yanında IŞİD’i neden saymıyor!
Akif Kökçe
İGOR
Futbolumuzda şimdi de İgor vakası yaşanıyor. İgor Tudor Karabük’ün çalıştırıcısıydı. Galatasaray zor duruma düşünce sarılacak dal aradı.Hırvat çalıştırıcı İgor’u buldu.Sezonun ortasında İgor’un 150 bin euro tazminatını ödeyip onu Karabük’ten kopardı. İgor’un sezon ortasında alınması etik mi? Seyirci diyor ki:
- Kulüpler antrenörleri sezon ortasında kovunca oluyor da kendisi giderse neden olmuyor?
Mantık doğru gibi görünse de büyük kulübün ilkeleri farklı olmalı...
Bir çalıştırıcı alınacaksa denize düşen İgor’a sarılır yöntemiyle değil uzun araştırmalar sonucu alınmalı. Etik değerler zedelenmemeli...
GS işportacı mantığıyla yönetiliyor.
Esas sorun başkanda ve yönetimde... Bu ne zaman anlaşılacak?