Almanya ile parasal ilişkilerin geleceği deyince bizim aklımıza hemen U 214 projesi geliyor. Nedir o derseniz...
Komşumuz Yunanistan Kardak krizinin ardından 1998 yılında Almanya’ya 4 adet U 214 tipi denizaltı sipariş etmişti. İlk denizaltı 2004 yılında tamamlandı. Fakat Yunanistan gemiyi teslim almadı. Çünkü tekne yüzeye çıkarken yan yatıyordu. Buna benzer defoları vardı. Konu uzun yıllar Atina ile Berlin arasında sürtüşmeye yol açtı. Sonunda, biraz da Almanya’nın tehditleri sonucu, Atina gemileri teslim almaya razı oldu.
Peşinden Türkiye de U 214’lere talip oldu ve 2011 yılında 6 adet U 214 alımı için Almanya ile anlaşma imzalandı. Thyssen Krupp’a ait HDW firmasınca üretilecek araçların her biri için 375 milyon euro ödenecekti. Toplam rakam 2.2 milyar euro’ydu. Ancak eskalasyon nedeniyle bu rakamın en az 3 milyar euro’ya yani yaklaşık 21 milyar liraya çıkacağı söyleniyor. Halen ilk gemi, Peri Reis Gölcük tezgâhlarında inşa halinde. 2020’de teslim edilecek. Daha sonra Almanya her yıl bir gemi teslim edecek. Bizdeki ekonomik sıkıntı bu projenin geleceğini etkiler mi? Sanırız bu soru hem bizim hem Almanya’nın uykularını kaçıracak kadar önemli...
Hukuk düzelir mi?
Almanya’nın iş dünyası temsilcileri Berlin’de geçen cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları toplantıda ona neler söylediler?
DW Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre... Alman iş adamlarının isteklerinin başında şunlar geliyordu:
- Demokratik kuralları işler hale getirin, yargı bağımsızlığını sağlayın, hukukun üstünlüğünü yeniden kurun...
Bir iki haksız tutuklama son bulursa Batı’nın kaygıları giderilecek mi? Elbette hayır... Peki, yerli ve yabancı iş dünyasının güvenini sağlamak için ne yapacaksınız?
Onu pek kimseler ağzına almıyorsa da biz seslendirelim:
Anayasa’yı değiştireceksiniz...
HSK’nın ve yüksek yargı organlarının oluşumunu demokratikleştireceksiniz.
Batı’nın beklentisi budur.
Mevcut iktidarın bu kadarını yapmaya niyeti var mı? Pek öyle görünmüyor.
AŞTİ
Ankara Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Büyükşehir Belediyesi’nin hafriyat gelirinin Melih Gökçek döneminde aylık 30 bin lira göründüğünü, bugün ise ortalama 15 milyon liraya yükseldiğini söyledi. Melih Gökçek bu iddiaya “Halkı aldatıyorsunuz” diye yanıt verdi. Bu konuda kim ne kadar doğru söylüyor bilmiyoruz... Ama bir şeyi biliyoruz...
Melih Gökçek yıllar yılı Ankara Otobüs Garı AŞTİ’ye her giren araçtan bağış adı altında para aldı. Karşılığında Keçiören Spor Kulübü makbuzu kesti. Kulübün gözle görülür bir faaliyeti yoktu. Başkanlığını oğlu yapıyordu. O paralar nereye gitti? Defalarca sorduk. Cevap vermedi.
Şunu bir araştıran olmayacak mı?
OKÇU
Ülkemizde geçen hafta sonu okçuluk dünya şampiyonası yapılıyor...
Okçularımız altın ve gümüş madalyalar alıyor. Ancak televizyonlar en azından finalleri naklen verebilecekken, konuyla hemen hiç ilgilenmiyor.
Okurumuz Akın Topkarcı yazıyor:
“Maalesef hiçbir kanal futbol dışı hiçbir müsabakayı, bırakın canlı yayınlamayı, haber bile yapmıyor. Ben genç milli okçu Begüm Topkarcı’nın babasıyım. Kızımın gençlerde Dünya ve Avrupa şampiyonlukları var. Evde 100’den fazla madalya var. Kimsenin haberi yok. Yarışmaları Worldarchery youtube kanalından seyrediyoruz.”
Ne spora saygımız var, ne gençlerimize sevgimiz, ne de sağlıklı nesiller yetiştirmeye niyetimiz. Olayın özeti budur...