Kuzey Irak konusunda Ankara’da laf çok icraat yok. Daha doğrusu, icraata pek niyet yok.
Çünkü konuya ulusal çıkarlar değil özel ekonomik ve siyasi çıkarlar açısından bakılıyor.
İki hatırlatma yapalım. Tarih 29 Haziran 2014. Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Financial Times’a verdiği röportajda aynen şöyle diyor.
“Eskiden bağımsız bir Kürt devleti mevzuu Türkiye için savaş nedeni sayılıyordu. Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması ihtimali devlet erkini artık eskiden olduğu gibi rahatsız etmiyor. Bazı şeyler değişti. Eğer Irak bölünürse, ki bu kaçınılmaz görünüyor, onlar bizim kardeşimizdir.”
Daha yeni tarihli bir örnek...
Başbakan Binali Yıldırım geçen yıl AKP’nin Afyon Toplantısı’nda konuşuyor:
“Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY) bölgesinde yapılacak her türlü işbirliğini merkezi hükümetle değil, o bölgenin esas sahibi olan Barzani’yle yapacağız.”
Barzani’ye yıllar içinde her türlü desteği sağlayan ve bağımsızlık için açık açık cesaret veren Ankara şimdi de bir şey yapar görünüp yapmazsa... Türkiye inandırıcılık ve caydırıcılığını biraz daha yitirir... Bu satırlar yazılırken RTÜK, Kuzey Irak merkezli yayın kuruluşu Rudaw’ın, Türksat uydusundan çıkarılmasına karar verdi.
Şu ana kadar alınmış en sert önlem bu!
Blöf durumları!
Barzani dünyanın gözünün içine baka baka sözünü verdiği referandumu yaptı... Emekli general Nejat Eslen diyor ki:
- Biz yanlış yaptık. Tedbiri referandumdan önce alacaktık. Örneğin referandumdan bir hafta önce Habur kapısını, boru hattını ve hava sahasını kapatabilirdik. Neler yapabileceğimizi gösterebilirdik. Eğer Barzani geri adım atarsa durumu normale çevirirdik. Bundan sonra ne yaparsak yapalım önemi yok...
Barzani’nin amacı acele bir bağımsızlık ilanı değil. Şimdilik nabız ölçüyor. Bu arada Kerkük dahil tartışmalı bölgelerde referandum yaparak kendine ait diye iddia ettiği alanları meşrulaştırdı...
Türkiye’nin yaptığı askeri tatbikat “blöf” idiyse hiç yapılmamalıydı.
KUAFÖR
Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı orduevinde çalışan kuaför Mustafa Küçük’ün eşinden dolayı görevden ihraç edildiğini yazmıştık. Genelkurmay bize gönderdiği açıklamada Mustafa Küçük’ün eşinde ByLock bulunduğunu bildirmişti. Mustafa Küçük bize gönderdiği açıklamada diyor ki:
“Benim eşimde kesinlikle ByLock yok. FETÖ ile yakından uzaktan bir alakamız yok. Eşim, sadece bir arkadaş ricasıyla üye olduğu sendikadan dolayı Gazi Üniversitesi’ndeki işinden ihraç oldu...”
ByLock veya sendika... Önemli olan bir vatandaşın eşi ihraç edildiği için kendisinin de işinden ihraç edilmiş olması. Darbenin önde gelen isimlerinden tutuklu Gen. Mehmet Dişli’nin biraderi Şaban Dişli ise Cumhurbaşkanı danışmanı yapıldı malum...
“Fiat Justica Et Ruat Caelum”
Yani
“Adaleti Uygulayın, Bırakın Gökyüzü Yerle Bir Olsun”
KUTLU
Hz. Muham-med’in doğumunun anıldığı Kutlu Doğum Haftası yıllardır 20 - 27 nisan tarihleri arasında kutlanıyordu. Aydınların “Kutlanan şey Fetullah Gülen’in 27 Nisan olan doğum günüdür” şeklindeki eleştirilerine de kulak tıkanıyordu. Sonunda Kutlu Doğum Haftası hicri takvime göre ayarlandı. Ve AKP’li Prof. Burhan Kuzu şu Tweet’i attı:
“Kutlu Doğum artık Mevlit Kandili’nde kutlanacak. Yeni Diyanet İşleri Başkanı 23 yıllık FETÖ tezgâhını bozdu. Çünkü Kutlu Doğum’un bugünkü hali bir FETÖ projesiydi.”
Bu sözler aynı zamanda hem iktidar hem FETÖ’cülerin yıllarca halka yalan söylediğinin itirafıdır.