Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyası sırasında yaptığı ayaküstü açıklamalar ve konuşmalarda temel düşünce ve ilkelerini kamuoyuna doğal olarak aktaramadı. Bu yüzden seçim kampanyasında onu izleyenler bir siyasi çizgisinin olmadığı izlenimine kapıldılar. Kâh muhafazakâr, kâh liberal, kâh ideolojisiz biri olduğu yorumları yapıldı.
Oysa dün sözünü ettiğimiz
“Benim Sevgili Başkanım” adlı kitaptaki görüşleri okunduğunda, onun Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine sıkıca bağlı, demokrasi ve özgürlüğe yürekten inanan bir sosyal demokrat olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin bakınız “Yönetim anlayışınızda laikliğin yeri nedir?” sorusuna nasıl yanıt veriyor:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün laiklik adımının Türkiye adına ne kadar değerli, ne kadar vazgeçilmez bir prensip olduğunun altını çizerek başlamak benim için bu ülkenin kurucusuna karşı büyük bir manevi borç... Bugün yaşamakta olduğumuz onlarca sorunun derinliklerinde laiklikten uzaklaşma politikaları var. Laiklik bu toplumun bir arada yaşayabilmesini sağlamanın olmazsa olmazıdır. Bu ilke korunmazsa Türkiye’yi zannedildiğinden çok daha problemli günlerin bekleyeceği bilinmelidir. Laiklik olmazsa demokrasi de olmaz... Devletin özgürlükçü temelde her inanışa, her dine eşit yaklaşabilmesi için laiklik anlayışının temel felsefe olarak kabul edilmesi şarttır.”
SEÇMEN
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yeni bir sistem öneriyor:
- Öyle bir sistem inşa edilsin ki sadece büyükşehir belediye
başkanını seçelim, o da ilçe belediye başkanlarını belirlesin...
Böylece demokrasi biraz daha daraltılmış olmuyor mu?
Seçim yasasında acilen değişmesi gereken kimi noktalar yok mu? Var... Birincisi yüzde 10 barajı... Bu baraj yüzünden yüzde 10’un altında oy alan parti belediye meclisine üye sokamıyor. İkincisi.. Tercih sistemine gidilmeli, seçmenler, belediye meclis üyelerinin seçiminde tercih yapabilmeli... Seçmenin söz hakkı genişletilmeli...
GÖÇMEN
2017 nüfus verilerine göre İstanbul’un nüfusu 15 milyondur.
Bu nüfusun en az yarısı İstanbul dışından gelmiştir.
TÜİK’e göre... Doğu ve Güneydoğu illerinden gelen 3.3 milyon.
Doğu Karadeniz illerinden (Giresun, Ordu, Rize, Trabzon) gelen 1.7 milyon.
Sivas 758.
Kastamonu 557 bin.
İstanbul dışından gelenler siyasete şu veya bu ölçüde ağırlığını koyar.
Ancak (bizim baba memleketi) Kastamonu’dan gelenlerin sayıca büyüklüğüne rağmen siyasette hemen hiç ağırlığı yoktur.
Neden? Hep sağ partilerde siyaset yaptıklarından mı? Dağınık yerleştikleri için mi?
Bir veya birkaç sebebi olmalı...
HALK TV
CHP’ye yakınlığıyla bilinen Halk TV’de seçimin ertesi günü bir deprem yaşandı. Halk TV’yi bugünlere getiren ekipten Lâle Özan Arslan, Semra Topçu, Rahmi Aygün, Barış Yarkadaş, Atakan Gültekin ve Gökhan Demirel’in işlerine son verildi. Kanalda ücret almadan program yapan Uğur Dündar da istifa ettiğini açıkladı.
Halk TV’yi bir süredir Deniz Baykal’ın kızı Aslı Ataman yönetiyor. Yapılan tasfiyenin gerekçesi bilinmemekle birlikte... Bu tasfiyede zamanlama ve şeklin pek zarif olmadığı kesin...
TAYLAND
Mütekabiliyet deyince...
Oralp Basım dostumuz Tayland’dan örnek veriyor:
- Tayland’da bir yabancı bir menkul ya da gayrimenkulün yüzde 100’üne sahip olamaz. Ancak yüzde 49’un sahip olabilir. Yüzde 51’ine ise bir Taylandlı ortak olmak zorundadır. Bu da satış değil, kiralamadır. Devlet 49 yıl sonra o mala veya mülke el koyar.