Bir siyasi partinin ilkeleri olur, ideolojisi olur, programı olur, bu programa uygun kadroları olur... Ancak ilkelerini ve programını bir kenara fırlatıp atmışsa, kadrolarını o ilkelere uygun olmayan hatta zıt kişilerle doldurmuş, muhalefet yapar gibi görünüp iktidara destek olarak durumu idare ediyorsa... O parti en küçük fırtınada tabii ki oradan oraya savrulacaktır.
Böyle partinin elbet yerel yönetim politikası da olmaz. Geleceğin belediye başkanlarını yetiştirmek için projesi yoktur. “Aman benim yerime oynar” diye yetenekli gençlerden korkulur. Başarılı belediye başkanı çıkarsa başı ezilir, yerine tehlikesiz olanı konur.
Yerel seçimde aday adaylarının projelerine, yönetim yeteneklerine, dürüstlüklerine bakılmaz. Parti ağalarının adamları çarpışır. Adaylar mezheplerine, etnik kimliklerine, yukarıya avanta sağlama becerilerine göre değerlendirilir. Genel Başkan için esas olan koltuğunu korumaktır. Tercihlerini partinin ve ülkenin değil kendisinin istikbaline göre yapar. Ortada bir siyasi çizgi, ilke falan olmadığı için aday tercihi her zaman sancılı olur. Kavgalara yol açar.
Nasıl olsa iktidar karşıtı vatandaş seçim günü tıpış tıpış gidecek, oyunu kerhen de olsa bu siyaset bezirgânlarına verecektir. Başkan ve adamları kerhen verilen oyları başarı hanesine yazacak, koltuk keyfine devam edecektir.
ÇİZİK ÜZERİNE
CHP’nin Beşiktaş’ta 14, Şişli’de 8 belediye başkan aday adayı vardı. Beşiktaş’a Rıza Akpolat uygun görülünce, o ilçeden aday olan Fidan Aslan Eroğlu Şişli’ye kaydırıldı. Fidan Hanım bu kaydırmaya sıcak bakmadı. Üstelik ortaya bazı sahte tweet’ler atıldı. Bunun üzerine Fidan Hanım çekildi. Şişli’de yıllardır imar hoyratlıklarına, Gülay Atığ ve Sarıgül döneminin hatalarına karşı mücadele veren, projeleri olan, Şişli için uğraşıp didinen bir isim vardır: Dursun Çaltı... Kökten CHP’li olan ve dürüstlüğünden kimsenin şüphesi olmayan Dursun Çaltı neden Ankara’da kimsenin aklına gelmez? Yeri gelmişken bir soru... Kemal Kılıçdaroğlu şöhretini televizyon tartışmalarında yolsuzluklara karşı çıkışlarıyla sağlamıştı.
Bugün yaptığı tercihlerde adayların dürüstlüğü rol oynuyor mu? Hani?
KİMYA
Ciddi bir firma, kimya mühendisi arıyormuş. Adaylar tek tek sınanıyor.
Yaşlı başlı bir Karadenizli de mülakata girmiş, heyetin karşısına oturmuş...
Heyet sormuş:
- Adayların en çok 35 yaşında olması gerekiyor sen kaç yaşındasın?
- 60
- Daha önce bir kimya şirketinde çalıştın mı?
- Çalışmadım...
- Kimya fakültesinden diploman var mı?
- Ne fakültesi, ilkokulu zor bitirdim...
İmtihan heyeti birbirine bakmış:
- Peki baba sen buraya neden geldin?
- Ben bu işte yokum, onu söylemeye geldim, demiş Karadenizli...
Kılıçdaroğlu CHP’sinin durumu da böyle...
Siyaset yarışına girmiş ama her haliyle:
- Benim siyasette iddiam yok, demek istiyor...
Siyasi partiler iktidara gelmek için kurulur.
Mevcut yönetim ise milletvekili maaşına fit olup fazlasını istemiyor.
Birikim ve yetenekleri de zaten fazlasına uygun mu tartışılır!
KAYKAY
Beşiktaş’tan aday adayı olan Fidan Aslan’ın Şişli’ye aday yapılmak istenmesi bize İzmir’i anımsattı. 2014 belediye seçimlerinde Hüseyin Mutlu Akpınar kendisini Konak adaylığı için hazırlamış... Ancak Aziz Kocaoğlu’nun baskısıyla Sema Pektaş’ta karar kılınınca, Akpınar son anda Karşıyaka’ya kaydırılmıştı. Şimdi ne mi oldu? Ne Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş ne Karşıyaka Başkanı Mutlu Akpınar yeniden aday gösterildi. Başarısız mı kaldılar? İyi ama onları oraya atayan da yine Kemal Kılıçdaroğlu idi. Neden atadı?